-
لطف مه بنگر که این هم لطف اوست ** که بگفت او ابرها ما را عدوست
- Ayın lutfuna bak ki bu da onun lutfudur, çünkü bize, bulutlar düşmanımızdır demiştir.
-
مه فراغت دارد از ابر و غبار ** بر فراز چرخ دارد مه مدار
- Ay, ne buluta aldırış eder, ne toza. O, göğün yücesindedir.
-
ابر ما را شد عدو و خصم جان ** که کند مه را ز چشم ما نهان 690
- Bulut bizim canımıza düşmandır. Bulut bizim gözümüzden ayı gizler.
-
حور را این پرده زالی میکند ** بدر را کم از هلالی میکند
- Bu perde, huriyi Zâl gibi kuvvetlendirir, dolunayı yeni aydan daha noksan bir hale getirir.
-
ماه ما را در کنار عز نشاند ** دشمن ما را عدوی خویش خواند
- Ay bizi yücelik kucağına oturtmuş, düşmanımızı kendi düşmanı saymıştır.
-
تاب ابر و آب او خود زین مهست ** هر که مه خواند ابر را بس گمرهست
- Bulutun letafeti ve parlaklığı da yandandır. Fakat buluta ay diyen hayli yol sapıtmıştır.
-
نور مه بر ابر چون منزل شدست ** روی تاریکش ز مه مبدل شدست
- Ayın nuru buluta vurdu mu onun kara yüzünü ay gibi parlatır.
-
گرچه همرنگ مهست و دولتیست ** اندر ابر آن نور مه عاریتیست 695
- Gerçi ayla aynı renge boyanmıştır. Bu da bir devlettir ama buluttaki o nur, eğretidir.
-
در قیامت شمس و مه معزول شد ** چشم در اصل ضیا مشغول شد
- Kıyamette güneş de kalmaz, ay da. Göz ışığın aslı ile meşgul olur.
-
تا بداند ملک را از مستعار ** وین رباط فانی از دارالقرار
- Bu suretle temelli mülkle eğreti mülk seçilir. Şu fani konak, karar yurdundan ayrılır.