- 
		   گرچه همرنگ مهست و دولتیست  ** اندر ابر آن نور مه عاریتیست    695
- Gerçi ayla aynı renge boyanmıştır. Bu da bir devlettir ama buluttaki o nur, eğretidir. 
- 
		    در قیامت شمس و مه معزول شد  ** چشم در اصل ضیا مشغول شد 
- Kıyamette güneş de kalmaz, ay da. Göz ışığın aslı ile meşgul olur. 
- 
		    تا بداند ملک را از مستعار  ** وین رباط فانی از دارالقرار 
- Bu suretle temelli mülkle eğreti mülk seçilir. Şu fani konak, karar yurdundan ayrılır. 
- 
		    دایه عاریه بود روزی سه چار  ** مادرا ما را تو گیر اندر کنار 
- Dadı, bir kaç gün içindir. Ey ana sen bizi kucağına al.
- 
		    پر من ابرست و پردهست و کثیف  ** ز انعکاس لطف حق شد او لطیف 
- Kanadım buluttur. O, perdedir ve önümdekini göstermez. O yalnız Allah lütfiyle letafet kazanır. 
- 
		   بر کنم پر را و حسنش را ز راه  ** تا ببینم حسن مه را هم ز ماه    700
- Kanadımı yolayım, onu güzelliğini yolumdan atayım da aynı güzelliğini yine aydan seyredeyim.
- 
		    من نخواهم دایه مادر خوشترست  ** موسیام من دایهی من مادرست 
- Ben dadı istemem, ana daha hoş. Ben Musa’yım benim dadım anamdır.
- 
		    من نخواهم لطف مه از واسطه  ** که هلاک قوم شد این رابطه 
- Ben, aynı lutfunu vasıtayla elde etmek istemem. Çünkü bu ilgi, nicelerin helakine sebep oldu. 
- 
		    یا مگر ابری شود فانی راه  ** تا نگردد او حجاب روی ماه 
- Yahut da bulut, Tanrı yolunda yok olur da artık ayın yüzüne perdelik etmez. 
- 
		    صورتش بنماید او در وصف لا  ** همچو جسم انبیا و اولیا 
- Suretini yokluk şeklinde gösterir. Peygamberlerle velilerin tenleri gibi.