-
نان و آش و شیر آن هر هفت بز ** خورد آن بوقحط عوج ابن غز
- Keçiler yemek zamanı, sağılmak üzere eve gelmişlerdi. O kıtlık babası Oğuz oğlu Uc, ekmeği de yedi, yemeği de. O yedi keçinin sütünü de sildi süpürdü.
-
جمله اهل بیت خشمآلو شدند ** که همه در شیر بز طامع بدند
- Ev halkı, hep o keçilerin sütünü umuyordu. Bu yüzden hepsi de kızdılar.
-
معده طبلیخوار همچون طبل کرد ** قسم هژده آدمی تنها بخورد 80
- O bedavacı herif, midesini davula çevirdi, yalnız başına on sekiz adamın yiyeceğini yedi bitirdi.
-
وقت خفتن رفت و در حجره نشست ** پس کنیزک از غضب در را ببست
- Yatacağı zaman odaya girdi. Halayık da kızgınlıkla kapıyı kapadı.
-
از برون زنجیر در را در فکند ** که ازو بد خشمگین و دردمند
- Dışarıdan zincirini sürdü, bağladı. Ona pek kızmış ondan pek dertlenmişti.
-
گبر را در نیمشب یا صبحدم ** چون تقاضا آمد و درد شکم
- Kafirin gece yarısı, yahut sabah vakti aptesi geldi, karnı guruldamaya başladı.
-
از فراش خویش سوی در شتافت ** دست بر در چون نهاد او بسته یافت
- Yatağından kalkıp kapıya koştu, elini atınca kapıyı kapalı buldu.
-
در گشادن حیله کرد آن حیلهساز ** نوع نوع و خود نشد آن بند باز 85
- O hileci herif kapıyı açmak için türlü türlü hilelere başvurduysa da kapıyı açamadı.
-
شد تقاضا بر تقاضا خانه تنگ ** ماند او حیران و بیدرمان و دنگ
- İyice sıkıştı oda dardı. Şaşırıp kaldı, ne bir derman bulabildi ne bir hile.
-
حیله کرد او و به خواب اندر خزید ** خویشتن در خواب در ویرانه دید
- Nihayet bir hileye başvurdu, uyumaya bu buruntuyu geçiştirmeye savaştı. Uyudu da. Rüyada kendisini bir viranede gördü.