-
حیله کرد او و به خواب اندر خزید ** خویشتن در خواب در ویرانه دید
- Nihayet bir hileye başvurdu, uyumaya bu buruntuyu geçiştirmeye savaştı. Uyudu da. Rüyada kendisini bir viranede gördü.
-
زانک ویرانه بد اندر خاطرش ** شد به خواب اندر همانجا منظرش
- Hatırında virane vardı ondan dolayı da rüyada onu gördü.
-
خویش در ویرانهی خالی چو دید ** او چنان محتاج اندر دم برید
- Kendisini tenha bir viranede görünce aptes bozmaya zaten ihtiyacı vardı, hemen işini beceriverdi.
-
گشت بیدار و بدید آن جامه خواب ** پر حدث دیوانه شد از اضطراب 90
- Uyanınca bir de baktı ki yatak pislik içinde. Derdinden deliye döndü.
-
ز اندرون او برآمد صد خروش ** زین چنین رسواییی بی خاکپوش
- Bu çeşit rezillik toprakla bile örtülemez diye içinden yüzlerce defa coştu, köpürdü.
-
گفت خوابم بتر از بیداریم ** گه خورم این سو و آن سو میریم
- Uykum uyanıklığımdan beter. Burada yiyor orada pisliyorum dedi.
-
بانگ میزد وا ثبورا وا ثبور ** همچنانک کافر اندر قعر گور
- Kafir, mezarın dibinde nasıl bağırırsa o da öylece keşke geberseydim demeye koyuldu.
-
منتظر که کی شود این شب به سر ** یا برآید در گشادن بانگ در
- Bu gece bir geçse de kapının açılmasını duysam diye beklemeye başladı.
-
تا گریزد او چو تیری از کمان ** تا نبیند هیچ کس او را چنان 95
- Ok yayadan fırlar gibi kimsecikler görmeden kaçmayı kurmaktaydı.
-
قصه بسیارست کوته میکنم ** باز شد آن در رهید از درد و غم
- Hikaye uzundur kısa kesiyorum. Nihayet kapı açıldı, o da dertten gamdan kurtuldu.
-
در حجره گشادن مصطفی علیهالسلام بر مهمان و خود را پنهان کردن تا او خیال گشاینده را نبیند و خجل شود و گستاخ بیرون رود
- Mustafa aleyhisselam’ın, oda kapısını açması ve konuğun, onu görüp utanmaması, dilediği gibi dışarı çıkması için kendisini gizlemesi