-
تن سپید و دل سیاهستش بگیر ** در عوض ده تن سیاه و دل منیر
- Vücudu beyaz ama gönlü kara, gönlü nurlu kulu ver bana.
-
پس فرستاد و بیاورد آن همام ** بود الحق سخت زیبا آن غلام
- Birisini gönderip kölesini getirtti, hakikatten o köle pek güzeldi.
-
آنچنان که ماند حیران آن جهود ** آن دل چون سنگش از جا رفت زود 1030
- Bir derece ki o kâfir, hayran oldu, taşa benzeyen yüreği âdeta yerinden oynadı.
-
حالت صورتپرستان این بود ** سنگشان از صورتی مومین بود
- Surete tapanların hali budur. Taş gibi yürekleri, bir suret gördüler mi mum gibi erir.
-
باز کرد استیزه و راضی نشد ** که برین افزون بده بیهیچ بد
- Fakat yine dayandı, inat etti, bu hiçbir şey değil, bundan başka daha para vermelisin dedi.
-
یک نصاب نقره هم بر وی فزود ** تا که راضی گشت حرص آن جهود
- Ebubekir, o kâfirin, hırsı yatışıncaya, gönlü razı oluncaya kadar da para verip Bilâl’i satın aldı.
-
خندیدن جهود و پنداشتن کی صدیق مغبونست درین عقد
- Bu alışverişte Sıddıyk aldandı sanarak kâfir gülmeye koyuldu
-
قهقهه زد آن جهود سنگدل ** از سر افسوس و طنز و غش و غل
- O taş yürekli kâfir acıklanarak, eğlenerek, alay ederek bir kahkaha attı.
-
گفت صدیقش که این خنده چه بود ** در جواب پرسش او خنده فزود 1035
- Sıddıyk dedi ki: Bu kahkaha neden? Herif cevap vereceği yerde büsbütün gülmeye kahkahasını arttırmaya başladı.
-
گفت اگر جدت نبودی و غرام ** در خریداری این اسود غلام
- Dedi ki: Bu kara köleyi almaya bu kadar düşmesen, bu kadar sevdalanmasan,
-
من ز استیزه نمیجوشیدمی ** خود به عشر اینش بفروشیدمی
- Ben de ısrar etmezdim , bu verdiğin paranın onda biriyle almış olurdun.