-
از زمینم بر کشید او بر سما ** همره او گشته بودم ز ارتقا
- Beni yerden almış, gökyüzüne çıkarmıştı. Bu yücelişte ona yoldaş olmuştum.
-
گفتم این ماخولیا بود و محال ** هیچ گردد مستحیلی وصف حال
- Bu rüya, olmayacak bir şey, malihulyadan ibaret. Hiç olmayacak şey, benim halime uyar mı, benim vasfım olur mu? demiştim.
-
چون ترا دیدم بدیدم خویش را ** آفرین آن آینهی خوش کیش را
- Fakat seni görünce kendimi gördüm. Aferin o güzel aynaya!
-
چون ترا دیدم محالم حال شد ** جان من مستغرق اجلال شد
- Seni görünce olmayacak şey, bana hâl oldu. Canım ululuklara daldı.
-
چون ترا دیدم خود ای روح البلاد ** مهر این خورشید از چشمم فتاد 1085
- Ey şehirlerin ruhu, seni görünce bu güneşin sevgisi, harareti, gözümden düştü.
-
گشت عالیهمت از نو چشم من ** جز به خواری نگردد اندر چمن
- Gözüm senin yüzünden yüce bir himmet sahibi oldu, artık çayırlığa, çimenliğe hor bakıyor, onları hoş görmüyor.
-
نور جستم خود بدیدم نور نور ** حور جستم خود بدیدم رشک حور
- Nur aradım, kendimi nurun nuru olarak gördüm. Huri aradım, kendimi hurilerin bile kıskandıkları derecede güzel buldum.
-
یوسفی جستم لطیف و سیم تن ** یوسفستانی بدیدم در تو من
- Lâtif ve gümüş bedenli bir Yusuf aradım, sen de bir Yusuf’lar yurdu gördüm ben.
-
در پی جنت بدم در جست و جو ** جنتی بنمود از هر جزو تو
- Cennet peşindeydim, arayıp duruyordum. Her cüzün, bana bir cennet göründü.
-
هست این نسبت به من مدح و ثنا ** هست این نسبت به تو قدح و هجا 1090
- Bu övüşte bana nispetledir, yoksa bu övüş sana bir kınamadır, bir hicivdir.