-
مثل نبود لیک باشد آن مثال ** تا کند عقل مجمد را گسیل
- O şey, örnektir, onun misli değil. Bu örneği de donmuş kalmış akıl, bunu anlasın diye getirirler.
-
عقل سر تیزست لیکن پای سست ** زانک دل ویران شدست و تن درست
- Akıl keskindir ama ayağı gevşektir. Çünkü gönlü yıkıktır, bedeni sağlam.
-
عقلشان در نقل دنیا پیچ پیچ ** فکرشان در ترک شهوت هیچ هیچ 120
- Bu çeşit aklı olanların akılları, neye takılırsa sımsıkı takılır ama şehveti bırakmayı hiç mi hiç düşünmezler.
-
صدرشان در وقت دعوی همچو شرق ** صبرشان در وقت تقوی همچو برق
- Dâva zamanı göğüsleri doğuya benzer, fakat takva zamanı sabırları, âdeta bir şimşektir.
-
عالمی اندر هنرها خودنما ** همچو عالم بیوفا وقت وفا
- Her biri hünerlerle kendini gösterir, âlim geçinir. Fakat vefa vaktinde âlem gibi vefasızdır.
-
وقت خودبینی نگنجد در جهان ** در گلو و معده گم گشته چو نان
- Kendini görme zamanında cihana sığmaz, fakat ekmek gibi boğazda, mide de kaybolur gider.
-
این همه اوصافشان نیکو شود ** بد نماند چونک نیکوجو شود
- Fakat yine de bütün bu vasıflar iyidir... İyilik aradı mı insanda kötü şey kalmaz ki.
-
گر منی گنده بود همچون منی ** چون به جان پیوست یابد روشنی 125
- Meni, benliğinde kaldıkça kokuşur, pis olur. Fakat cana ulaştı mı aydınlık âlemini bulur.
-
هر جمادی که کند رو در نبات ** از درخت بخت او روید حیات
- Cansız şey, nebatata yüz tuttu mu, baht ağacından hayat biter.
-
هر نباتی کان به جان رو آورد ** خضروار از چشمهی حیوان خورد
- Canlıya yüz tutan nebat, Hızır gibi âbıhayat kaynağından içer.