-
هر محدث را خسان باذل کنند ** حرفش ار عالی بود نازل کنند 1240
- Aşağılık kişiler, her söz söyleyeni hor hakir bir hale getirirler. Sözü yüceyse, değerliyse bile o sözün kaderini düşürürler.
-
زانک قدر مستمع آید نبا ** بر قد خواجه برد درزی قبا
- Çünkü söz, dinleyene göre söylenir; terzi kaftanı adamın boyuna göre biçer.
-
صفت آن عجوز
- (BASLIK YOK)
-
چونک مجلس بی چنین پیغاره نیست ** از حدیث پست نازل چاره نیست
- Mademki meclisteki dinleyenler aşağılık kişiler, aşağılık söz söylemeden başka çare yok.
-
واستان هین این سخن را از گرو ** سوی افسانهی عجوزه باز رو
- Bu sözü rehine koy da yine o kocakarının hikâyesine başla.
-
چون مسن گشت و درین ره نیست مرد ** تو بنه نامش عجوز سالخورد
- Bir insan kocaldı da bu yolda er olmadı mı adını kocakarı takıver!
-
نه مرورا راس مال و پایهای ** نه پذیرای قبول مایهای 1245
- Ne sermayesi var, ne değeri, ne de bir sermaye kabul edecek kabiliyeti.
-
نه دهنده نی پذیرندهی خوشی ** نه درو معنی و نه معنیکشی
- Ne hoş ve güzel bir şey verir, ne alır. Ne manâsı var ne anlama liyakati.
-
نه زبان نه گوش نه عقل و بصر ** نه هش و نه بیهشی و نه فکر
- Ne dili var ne kulağı, ne aklı var; ne gözü. Ne kendinde, ne kendinden geçmiş, ne de düşünceye sahip.
-
نه نیاز و نه جمالی بهر ناز ** تو بتویش گنده مانند پیاز
- Ne niyazı var, ne nazlanacak güzelliği. Soğan gibi kat kat ve her katıda kokmuş!
-
نه رهی ببریده او نه پای راه ** نه تبش آن قحبه را نه سوز و آه
- Ne bir yol varmış, ne yola gidecek ayağı kalmış. O kahpenin ne bir yanıklığı var, ne bir ah ve feryadı.
-
قصهی درویشی کی از آن خانه هرچه میخواست میگفت نیست
- Bir yoksul,evin birinden ne istediyse “yok” cevabını aldı.