-
بر سر بارو یکی مرغی نشست ** از سر و از دم کدامینش بهست
- Bir kale burcunun üstüne bir kuş otursa başı mı daha üstündür, kuyruğu mu?
-
گفت اگر رویش به شهر و دم به ده ** روی او از دم او میدان که به
- Vaaz eden dedi ki: Yüzü şehre, kuyruğu köyeyse yüzü, bil ki kuyruğundan üstündür.
-
ور سوی شهرست دم رویش به ده ** خاک آن دم باش و از رویش بجه
- Yok... Eğer kuyruğu şehre, yüzü köyeyse o kuyruğa toprak ol, yüzünden yüz çevir.
-
مرغ با پر میپرد تا آشیان ** پر مردم همتست ای مردمان
- Kanadı olan kuş, yuvasına kadar uçup gider. İnsanlar, insanların kanadı da himmettir.
-
عاشقی که آلوده شد در خیر و شر ** خیر و شر منگر تو در همت نگر 135
- Bir âşık, hayra, şerre bulanabilir. Sen onun hayrına şerrine bakma, himmetine bak.
-
باز اگر باشد سپید و بینظیر ** چونک صیدش موش باشد شد حقیر
- Doğan, isterse beyaz ve eşsiz olsun; fare avladıktan sonra bayağıdır.
-
ور بود چغدی و میل او به شاه ** او سر بازست منگر در کلاه
- Fakat baykuşun meyli, padişaha olsa doğan sayılır, külâhına bakma.
-
آدمی بر قد یک طشت خمیر ** بر فزود از آسمان و از اثیر
- İnsan, bir hamur teknesi boyuncadır ama gök yüzünden de üstündür, esirden de.
-
هیچ کرمنا شنید این آسمان ** که شنید این آدمی پر غمان
- Hiç bu gökyüzü “Biz onu ululadık” sözünü duydu mu? Kim duydu bu sözü? Dertlere düşmüş Âdemoğlu.
-
بر زمین و چرخ عرضه کرد کس ** خوبی و عقل و عبارات و هوس 140
- Hiç kimse, güzelliğini, aklını, sözlerini, isteklerini yeryüzüne gösterdi, bildirdi mi?