-
وقت صید اندر عدم بد حملهشان ** از عدم آنگه گریزان جملهشان
- Avlanma zamanında hepsi de yokluğa saldırırlar. Ondan sonra da hepsi yokluktan kaçarlar.
-
چون امیدت لاست زو پرهیز چیست ** با انیس طمع خود استیز چیست
- Mademki ümidin yoklukta, neden çekiniyorsun ondan? Tamahının enis olduğu şeyden bu çekinme nedir?
-
چون انیس طمع تو آن نیستیست ** از فنا و نیست این پرهیز چیست
- Mademki tamahın o yokluktur, yokluktan, yok oluştan bu kaçışın neden?
-
گر انیس لا نهای ای جان به سر ** در کمین لا چرایی منتظر 1375
- Eğer bir yuvaya enis olmuşsan neden yokluk pususunda bekliyorsun a canım?
-
زانک داری جمله دل برکندهای ** شست دل در بحر لا افکندهای
- Elinde ne var, ne yoksa hepsinden gönlünü çekmiş, gönül oltasını yokluk denizine salmışsın.
-
پس گریز از چیست زین بحر مراد ** که بشستت صد هزاران صید داد
- Öyle olduğu halde bu murat denizinden kaçışın neden? O denizden oltana yüz binlerce av düştü.
-
از چه نام برگ را کردی تو مرگ ** جادوی بین که نمودت مرگ برگ
- Neden kârın adını ölüm taktın? Büyüye bak ki kâr sana ölüm görünmede.
-
هر دو چشمت بست سحر صنعتش ** تا که جان را در چه آمد رغبتش
- Onun büyüsündeki sanat, iki gözünü de bağladı da canlar, kuyuya rağbet ettiler.
-
در خیال او ز مکر کردگار ** جمله صحرا فوق چه زهرست و مار 1380
- Allah hilesiyle hayaline kuyunun üstündeki ova tamamı ile yılan zehrinden ibaret görünür.
-
لاجرم چه را پناهی ساختست ** تا که مرگ او را به چاه انداختست
- Hâsılı kuyuyu, sığınılacak yer sanır, nihayet ölüm de onu kuyuya atar.