English    Türkçe    فارسی   

6
1379-1388

  • هر دو چشمت بست سحر صنعتش  ** تا که جان را در چه آمد رغبتش 
  • Onun büyüsündeki sanat, iki gözünü de bağladı da canlar, kuyuya rağbet ettiler.
  • در خیال او ز مکر کردگار  ** جمله صحرا فوق چه زهرست و مار  1380
  • Allah hilesiyle hayaline kuyunun üstündeki ova tamamı ile yılan zehrinden ibaret görünür.
  • لاجرم چه را پناهی ساختست  ** تا که مرگ او را به چاه انداختست 
  • Hâsılı kuyuyu, sığınılacak yer sanır, nihayet ölüm de onu kuyuya atar.
  • اینچ گفتم از غلطهات ای عزیز  ** هم برین بشنو دم عطار نیز 
  • Söylediğim bu çeşit yanlışları Attar’ın sözlerinden dinle azizim!
  • قصه‌ی سلطان محمود و غلام هندو 
  • Sultan Mahmutla Hintli köle
  • رحمة الله علیه گفته است  ** ذکر شه محمود غازی سفته است 
  • Allah rahmet etsin, hikâye etmiş, Gazi padişah Mahmud’u anarak inciler delmiştir.
  • کز غزای هند پیش آن همام  ** در غنیمت اوفتادش یک غلام 
  • Hint savaşında o ulu ve temiz kişi bir köle elde etti.
  • پس خلیفه‌ش کرد و بر تختش نشاند  ** بر سپه بگزیدش و فرزند خواند  1385
  • Onu halife yaptı, tahta oturttu. Ona ordu verdi, onu kendisine oğul edindi.
  • طول و عرض و وصف قصه تو به تو  ** در کلام آن بزرگ دین بجو 
  • Bu hikâyeyi uzun boylu ve etraflı olarak o din büyüğünün kitabında bul oku.
  • حاصل آن کودک برین تخت نضار  ** شسته پهلوی قباد شهریار 
  • Hâsılı o çocuk, o güzelim tahtın üzerinde o büyük padişahın yanı başında otururdu.
  • گریه کردی اشک می‌راندی بسوز  ** گفت شه او را کای پیروز روز 
  • Daima yanar yakılır, ağlar dururdu. Padişah dedi ki: Ey bahtı kutlu!