-
مدت ماهی چنینم تلخکام ** که زیان و سود این بر من حرام
- Bir aydır ağzımın tadı yok. Bunun ziyanı da haram oldu bana, kârı da.
-
بوک بختت بر کند زین کان غطا ** ای شه پیروزجنگ و دزگشا 1955
- Belki bahtın şu perdeyi açar ey savaşı kutlu olan kaleler fethetmiş padişahım!
-
مدت شش ماه و افزون پادشاه ** تیر میانداخت و برمیکند چاه
- Padişah da altı ay, belki de daha fazla ok attı,okun düştüğü yeri kazdırdı.
-
هرکجا سخته کمانی بود چست ** تیر داد انداخت و هر سو گنج جست
- Nerede katı bir yay varsa buldurdu,o attı, her yanda define aradı durdu.
-
غیر تشویش و غم و طامات نی ** همچو عنقا نام فاش و ذات نی
- Fakat eziyetten, dertten, sıkıntıdan başka bir şey elde edemedi. Define âdeta ankaya benziyordu, ismi var, cismi yok!
-
نومید شدن آن پادشاه از یافتن آن گنج و ملول شدن او از طلب آن
- Padişahın, defineyi bulmaktan ümidini kesip aramaktan usanması
-
چونک تعویق آمد اندر عرض و طول ** شاه شد زان گنج دل سیر و ملول
- İşin eni, boyu uzayıp duruyordu. Padişah, nihayet o defineden usandı.
-
دشتها را گز گز آن شه چاه کند ** رقعه را از خشم پیش او فکند 1960
- Her tarafı yer yer eştirmiş,kuyu haline getirmişti. Günün birinde kâğıdı, herifin önüne atıp
-
گفت گیر این رقعه کش آثار نیست ** تو بدین اولیتری کت کار نیست
- Dedi ki: Al şu kâğıdı. Definenin eseri bile görünmedi. Senin işin yok, bu iş sana daha lâyık.
-
نیست این کار کسی کش هست کار ** که بسوزد گل بگردد گرد خار
- Bu işi olanın yapacağı şey değil. Gülü yakıp dikenin etrafında dolanmak akıl kârı değil.
-
نادر افتد اهل این ماخولیا ** منتظر که روید از آهن گیا
- Demirden ot bitmesini bekleyen olabilir ama bu hülyaya tutulan, az olur.