English    Türkçe    فارسی   

6
1961-1970

  • گفت گیر این رقعه کش آثار نیست  ** تو بدین اولیتری کت کار نیست 
  • Dedi ki: Al şu kâğıdı. Definenin eseri bile görünmedi. Senin işin yok, bu iş sana daha lâyık.
  • نیست این کار کسی کش هست کار  ** که بسوزد گل بگردد گرد خار 
  • Bu işi olanın yapacağı şey değil. Gülü yakıp dikenin etrafında dolanmak akıl kârı değil.
  • نادر افتد اهل این ماخولیا  ** منتظر که روید از آهن گیا 
  • Demirden ot bitmesini bekleyen olabilir ama bu hülyaya tutulan, az olur.
  • سخت جانی باید این فن را چو تو  ** تو که داری جان سخت این را بجو 
  • Bu iş için senin gibi yorulma bilmez bir adam gerek. Sen mademki yorulmuyorsun, var ara.
  • گر نیابی نبودت هرگز ملال  ** ور بیابی آن به تو کردم حلال  1965
  • Bulursan ne âlâ, onu sana helâl ettim. Bulamazsan yorulmazsın, kazar durursun!
  • عقل راه ناامیدی کی رود  ** عشق باشد کان طرف بر سر دود 
  • Akıl, ümitsizlik yoluna gider mi hiç? Aşk lâzım ki o tarafa koşsun!
  • لاابالی عشق باشد نی خرد  ** عقل آن جوید کز آن سودی برد 
  • Hiç bir şeye aldırmayan aşktır, akıl değil. Akıl, faydalanacağı şeyi arar.
  • ترک‌تاز و تن‌گداز و بی‌حیا  ** در بلا چون سنگ زیر آسیا 
  • Aşk yılmaz, canını sakınmaz, utanma nedir bilmez. Değirmen taşının altına gitmiş gibi belâlara uğrar, sabreder.
  • سخت‌رویی که ندارد هیچ پشت  ** بهره‌جویی را درون خویش کشت 
  • Öyle pek yüzlüdür ki hiç arkasını dönmez. Bir fayda elde etmek ümidini öldürmüştür içinde.
  • پاک می‌بازد نباشد مزدجو  ** آنچنان که پاک می‌گیرد ز هو  1970
  • Neyi var, neyi yoksa ortaya kor, oynar, yutulur, bir ücret aramaz. Allah’nın aldığı gibi yine hepsini Allahya verir, tertemiz olur.