English    Türkçe    فارسی   

6
2116-2125

  • پس کسی گفتش که آن قطب دیار  ** رفت تا هیزم کشد از کوهسار 
  • Birisi dedi ki: O kutup, odun getirmek üzere ormana gitti.
  • آن مرید ذوالفقاراندیش تفت  ** در هوای شیخ سوی بیشه رفت 
  • O Zülfikâr düşünceli ve ateşli derviş Şeyh’in havasına uyup ormanın yolunu tuttu.
  • دیو می‌آورد پیش هوش مرد  ** وسوسه تا خفیه گردد مه ز گرد 
  • Şeytan, aklına ayı tozla örten bir gizli vesvese vermekteydi.
  • کین چنین زن را چرا این شیخ دین  ** دارد اندر خانه یار و همنشین 
  • Bu din şeyhi neden böyle bir kadını evinde tutuyor, onunla düşüp kalkıyor?
  • ضد را با ضد ایناس از کجا  ** با امام‌الناس نسناس از کجا  2120
  • Zıt, nasıl olur da zıddıyla beraber bulunur? Halkın imamı olan bir zat nerede, maymun nerede? diyordu.
  • باز او لاحول می‌کرد آتشین  ** که اعتراض من برو کفرست و کین 
  • Sonra yine ateş gibi dönüyor, Lâ havle okuyor, ona itirazım küfürdür, kindir diyordu.
  • من کی باشم با تصرفهای حق  ** که بر آرد نفس من اشکال و دق 
  • Ben kim oluyorum ki Tanrı’nın işlerine karışıyorum? Nefsimden neden böyle şüpheler, kınamalar geliyor?
  • باز نفسش حمله می‌آورد زود  ** زین تعرف در دلش چون کاه دود 
  • Derken nefsi yine saldırıyor, bu yüzden, gönlünden kuyumcular potasından çıkar gibi duman tütüyordu.
  • که چه نسبت دیو را با جبرئیل  ** که بود با او به صحبت هم مقیل 
  • Şeytan’la, diyordu, Cebrail’in ne münasebeti var ki onunla konuşsun, düşüp kalksın, beraber yatsın, uyusun!
  • چون تواند ساخت با آزر خلیل  ** چون تواند ساخت با ره‌زن دلیل  2125
  • Azer, nasıl olur da Halil’le geçinebilir? Yol kesen, nasıl olur da kılavuzla beraber bulunur?
  • یافتن مرید مراد را و ملاقات او با شیخ نزدیک آن بیشه 
  • Müridin, muradını bulması, dervişin, ormana yakın bir yerde Şeyh’le buluşması