-
او خود از لب خرد معزول بود ** شد ز حس محروم و معزول از وجود 2185
- Sofestai’de zaten akıl yoktu. Bu yüzden duygudan da oldu, varlıktan da mahrum kaldı.
-
هین سخنخا نوبت لبخایی است ** گر بگویی خلق را رسوایی است
- Kendine gel, şimdi söz çiğnemek devri. Söylersen halka rezil rüsva olursun.
-
چیست امعان چشمه را کردن روان ** چون ز تن جان رست گویندش روان
- İm’an ne demektir? Kaynaktan su akıtmak. Bedenden can gitti mi o cana “giden revan” derler.
-
آن حکیمی را که جان از بند تن ** باز رست و شد روان اندر چمن
- Canı beden bağından çözüp kurtararak çayırlığa, çimenliğe salıveren hakîm.
-
دو لقب را او برین هر دو نهاد ** بهر فرق ای آفرین بر جانش باد
- Hayatla ruhu ayırt etmek için ona bu iki lâkabı taktı. Bunu fark edenin canına aferin!
-
در بیان آنک بر فرمان رود ** گر گلی را خار خواهد آن شود 2190
- Bu suretle de Tanrı fermanına uyan, dilerse gülü diken, dikeni gül yapan kişideki ruhu anlattı.
-
معجزهی هود علیه السلام در تخلص مومنان امت به وقت نزول باد
- Azap yeli estiği zaman Hûd Aleyhisselâm’ın inanmış Ümmetini kurtarması ve mucize göstermesi
-
مومنان از دست باد ضایره ** جمله بنشستند اندر دایره
- İnananlar, o zararlı yelin elinden kaçmışlar, hepsi bir daire içine sığınmışlardı.
-
یاد طوفان بود و کشتی لطف هو ** بس چنین کشتی و طوفان دارد او
- Yel, âdeta tûfandı, onun lütfu da gemi. Onun bu çeşit nice gemileri var, nice tûfanları.
-
پادشاهی را خدا کشتی کند ** تا به حرص خویش بر صفها زند
- Tanrı, bir padişahı gemi yapar. Hırsı ile kendisini saflara vurur.
-
قصد شه آن نه که خلق آمن شوند ** قصدش آنک ملک گردد پایبند
- Maksadı halkın emin olması değildir, ülke zapt etmektir.