-
آنک تن را مظهر هر روح کرد ** وآنک کشتی را براق نوح کرد
- Bedeni, ruha mazhar eden, gemiyi Nuh’a burak yapan,
-
گر بخواهد عین کشتی را به خو ** او کند طوفان تو ای نورجو
- Dilerse ey nur arayan, gemiyi değiştirir, tûfan haline getirir.
-
هر دمت طوفان و کشتی ای مقل ** با غم و شادیت کرد او متصل 2210
- Ey yoksul, her an sana bir tûfandır, bir gemidir. Seni gama, neşeye ulaştırır durur.
-
گر نبینی کشتی و دریا به پیش ** لرزها بین در همه اجزای خویش
- Gemiyle denizi görmüyorsan bütün cüzilerindeki şu titreyişi, şu kaynaşmayı gör.
-
چون نبیند اصل ترسش را عیون ** ترس دارد از خیال گونهگون
- Gözler, korkunun aslını görmediğinden çeşit çeşit hayallerden korkar insan.
-
مشت بر اعمی زند یک جلف مست ** کور پندارد لگدزن اشترست
- Sarhoş bir herif, körün birine bir yumruk indirir. Kör sanır ki kendisini deve tepti.
-
زانک آن دم بانگ اشتر میشنید ** کور را گوشست آیینه نه دید
- Çünkü o sırada deve sesini duymuştur. Körün aynası kulaktır, göz değil.
-
باز گوید کور نه این سنگ بود ** یا مگر از قبهی پر طنگ بود 2215
- Derken yine hayır, bu bir taş olacak. Belki şu çınlayıp duran kubbeden geldi der.
-
این نبود و او نبود و آن نبود ** آنک او ترس آفرید اینها نمود
- Bu da değil, o da değil, öbürü de değil. Bunları o korkuyu yaratan gösterir.
-
ترس و لرزه باشد از غیری یقین ** هیچ کس از خود نترسد ای حزین
- Korku ve titreyiş, mutlaka başkasındandır. Hiçbir kimse kendisinden korkar mı?