-
نک خیال آن فقیرم بیریا ** عاجز آورد از بیا و از بیا
- İşte o yoksulun hayali, riyasız olarak gel, gel demekle beni âciz bıraktı.
-
بانگ او تو نشنوی من بشنوم ** زانک در اسرار همراز ویم
- Onun sesini sen duymazsın ama ben duyarım. Çünkü gizlilik âleminde onun sırdaşıyım ben.
-
طالب گنجش مبین خود گنج اوست ** دوست کی باشد به معنی غیر دوست
- Onu define arıyor sanma. Define kendisi. Dost, mânada dosttan başka bir şey olabilir mi?
-
سجده خود را میکند هر لحظه او ** سجده پیش آینهست از بهر رو 2260
- Her lâhza o, kendisine secde etmede. Yüzünü görmek için önüne bir ayna koymuş secde ediyor.
-
گر بدیدی ز آینه او یک پشیز ** بیخیالی زو نماندی هیچ چیز
- Aynada hakikati bir habbecik görseydi ondan bir hayalden başka bir şey kalmazdı.
-
هم خیالاتش هم او فانی شدی ** دانش او محو نادانی شدی
- Hayalleri de yok olurdu, kendisi de. Bilgisi, bilgisizlikte mahvolmak olurdu.
-
دانشی دیگر ز نادانی ما ** سر برآوردی عیان که انی انا
- Bizim bilgisizliğimizden başka bir bilgi, şüphe yok ki benim diye apaçık baş gösterirdi.
-
اسجدوا لادم ندا آمد همی ** که آدمید و خویش بینیدش دمی
- Âdem’e secde edin diye ses gelip durmada. Âdem’seniz bir an olsun kendinizi görün!
-
احولی از چشم ایشان دور کرد ** تا زمین شد عین چرخ لاژورد 2265
- Bu ses, meleklerin gözünden şaşılığı giderdi de yeryüzü, onlarca lâcivert gökyüzünün aynı oldu.
-
لا اله گفت و الا الله گفت ** گشت لا الا الله و وحدت شکفت
- Tanrı’dan başka tapacak yoktur dedi, tapacak yalnız Tanrı’dır demekle ondan başka varlık yoktur demiş oldu ve birlik açıldı.