-
سجده خود را میکند هر لحظه او ** سجده پیش آینهست از بهر رو 2260
- Her lâhza o, kendisine secde etmede. Yüzünü görmek için önüne bir ayna koymuş secde ediyor.
-
گر بدیدی ز آینه او یک پشیز ** بیخیالی زو نماندی هیچ چیز
- Aynada hakikati bir habbecik görseydi ondan bir hayalden başka bir şey kalmazdı.
-
هم خیالاتش هم او فانی شدی ** دانش او محو نادانی شدی
- Hayalleri de yok olurdu, kendisi de. Bilgisi, bilgisizlikte mahvolmak olurdu.
-
دانشی دیگر ز نادانی ما ** سر برآوردی عیان که انی انا
- Bizim bilgisizliğimizden başka bir bilgi, şüphe yok ki benim diye apaçık baş gösterirdi.
-
اسجدوا لادم ندا آمد همی ** که آدمید و خویش بینیدش دمی
- Âdem’e secde edin diye ses gelip durmada. Âdem’seniz bir an olsun kendinizi görün!
-
احولی از چشم ایشان دور کرد ** تا زمین شد عین چرخ لاژورد 2265
- Bu ses, meleklerin gözünden şaşılığı giderdi de yeryüzü, onlarca lâcivert gökyüzünün aynı oldu.
-
لا اله گفت و الا الله گفت ** گشت لا الا الله و وحدت شکفت
- Tanrı’dan başka tapacak yoktur dedi, tapacak yalnız Tanrı’dır demekle ondan başka varlık yoktur demiş oldu ve birlik açıldı.
-
آن حبیب و آن خلیل با رشد ** وقت آن آمد که گوش ما کشد
- O dostun, o doğru yolu bulmuş sevgilinin kulağımızı çekmesi zamanı geldi.
-
سوی چشمه که دهان زینها بشو ** آنچ پوشیدیم از خلقان مگو
- Kulağımızı tutup çeşmeye götürerek ağzını burada, bu suyla yıka, halktan gizlediğin şeyleri söyleme demesinin tam vakti.
-
ور بگویی خود نگردد آشکار ** تو به قصد کشف گردی جرمدار
- Fakat söylesen de o meydana çıkmaz ki. Yalnız sen açmayı kastetmekle suçlu olursun, o kadar.