English    Türkçe    فارسی   

6
2260-2269

  • سجده خود را می‌کند هر لحظه او  ** سجده پیش آینه‌ست از بهر رو  2260
  • Her lâhza o, kendisine secde etmede. Yüzünü görmek için önüne bir ayna koymuş secde ediyor.
  • گر بدیدی ز آینه او یک پشیز  ** بی‌خیالی زو نماندی هیچ چیز 
  • Aynada hakikati bir habbecik görseydi ondan bir hayalden başka bir şey kalmazdı.
  • هم خیالاتش هم او فانی شدی  ** دانش او محو نادانی شدی 
  • Hayalleri de yok olurdu, kendisi de. Bilgisi, bilgisizlikte mahvolmak olurdu.
  • دانشی دیگر ز نادانی ما  ** سر برآوردی عیان که انی انا 
  • Bizim bilgisizliğimizden başka bir bilgi, şüphe yok ki benim diye apaçık baş gösterirdi.
  • اسجدوا لادم ندا آمد همی  ** که آدمید و خویش بینیدش دمی 
  • Âdem’e secde edin diye ses gelip durmada. Âdem’seniz bir an olsun kendinizi görün!
  • احولی از چشم ایشان دور کرد  ** تا زمین شد عین چرخ لاژورد  2265
  • Bu ses, meleklerin gözünden şaşılığı giderdi de yeryüzü, onlarca lâcivert gökyüzünün aynı oldu.
  • لا اله گفت و الا الله گفت  ** گشت لا الا الله و وحدت شکفت 
  • Tanrı’dan başka tapacak yoktur dedi, tapacak yalnız Tanrı’dır demekle ondan başka varlık yoktur demiş oldu ve birlik açıldı.
  • آن حبیب و آن خلیل با رشد  ** وقت آن آمد که گوش ما کشد 
  • O dostun, o doğru yolu bulmuş sevgilinin kulağımızı çekmesi zamanı geldi.
  • سوی چشمه که دهان زینها بشو  ** آنچ پوشیدیم از خلقان مگو 
  • Kulağımızı tutup çeşmeye götürerek ağzını burada, bu suyla yıka, halktan gizlediğin şeyleri söyleme demesinin tam vakti.
  • ور بگویی خود نگردد آشکار  ** تو به قصد کشف گردی جرم‌دار 
  • Fakat söylesen de o meydana çıkmaz ki. Yalnız sen açmayı kastetmekle suçlu olursun, o kadar.