-
چون شنید از گاو و قج اشتر شگفت ** سر فرود آورد و آن را برگرفت
- Deve, öküzle koçtan bu sözleri duyunca çok şaşırdı. Başını indirip otu aldı.
-
در هوا بر داشت آن بند قصیل ** اشتر بختی سبک بیقال و قیل 2480
- Havaya kaldırdı. Hiçbir söz söylemeden o esrik deve,otu yedi, sonra dedi kİ:
-
که مرا خود حاجت تاریخ نیست ** کین چنین جسمی و عالی گردنیست
- Benim için doğum tarihine zaten hacet yok. Bende bu çeşit gövde ve bu uzun boy varken buna ne hacet?
-
خود همه کس داند ای جان پدر ** که نباشم از شما من خردتر
- Yavrum, herkes bilir ki ben, sizden küçük değilim.
-
داند این را هرکه ز اصحاب نهاست ** که نهاد من فزونتر از شماست
- Akıl, fikir sahipleri, bilirler ki yaratılışım sizden üstündür.
-
جملگان دانند کین چرخ بلند ** هست صد چندان که این خاک نژند
- Hıristiyan da, hepiniz bilirsiniz ki dedi bu yüce gök, şu eski yeryüzünden yüzlerce defa geniştir.
-
کو گشاد رقعههای آسمان ** کو نهاد بقعههای خاکدان 2485
- Nerede gökyüzünün acayip genişlikleri, nerede şu yerin köşeleri, bucakları?
-
جواب گفتن مسلمان آنچ دید به یارانش جهود و ترسا و حسرت خوردن ایشان
- Müslümanın, arkadaşları olan Yahudi ve Hıristiyana gördüğü rüyayı söylemesi ve onların hayıflanmaları
-
پس مسلمان گفت ای یاران من ** پیشم آمد مصطفی سلطان من
- Müslüman, bunu üzerine dedi ki: Dostlar, sultanım Mustafa zuhur etti.
-
پس مرا گفت آن یکی بر طور تاخت ** با کلیم حق و نرد عشق باخت
- Bana dedi ki: Onların birisi Tur’a gitti, Tanrı Kelim’ine arkadaş oldu, aşk tavlası oynamaya girişti.
-
وان دگر را عیسی صاحبقران ** برد بر اوج چهارم آسمان
- Öbürünü de sahip kıran İsa aldı, dördüncü kat göğe çıkardı.