-
علم و آدابش تمام آموخته ** در دلش شمع هنر افروخته 250
- Bilgi ve edep belletmiş, gönlünde hüner ışığını yakmıştı.
-
پروریدش از طفولیت به ناز ** در کنار لطف آن اکرامساز
- Çocukluğundan beri nazla yetiştirilmiş, o iyilikçi adam, onu lütuf kucağında büyütmüştü.
-
بود هم این خواجه را خوش دختری ** سیماندامی گشی خوشگوهری
- Bu zengin adamında güzel, gümüş bedenli, yaradılışı ahlâkı hoş bir kızı vardı.
-
چون مراهق گشت دختر طالبان ** بذل میکردند کابین گران
- Kız, evlenme çağına girince kızı isteyenler, ona ağır nikâh parası vermeye başladılar.
-
میرسیدش از سوی هر مهتری ** بهر دختر دم به دم خوزهگری
- Her ulu adamdan kız istemeye bir görücü geliyordu.
-
گفت خواجه مال را نبود ثبات ** روز آید شب رود اندر جهات 255
- Adam, malın sebatı yoktur, gece gelir, gündüz dağılıverir.
-
حسن صورت هم ندارد اعتبار ** که شود رخ زرد از یک زخم خار
- Güzelliğin de değeri yoktur. Bir diken yarası ile renk solup sararıverir.
-
سهل باشد نیز مهترزادگی ** که بود غره به مال و بارگی
- Büyük bir adamın oğlu olmak da bir şey değil. Bu çeşit gençler mala mülke gururlanır.
-
ای بسا مهتربچه کز شور و شر ** شد ز فعل زشت خود ننگ پدر
- Nice büyük adamların oğulları vardır ki kötülükte bulunur, yaptığı kötü iş yüzünden babasına bir âr olur.
-
پر هنر را نیز اگر باشد نفیس ** کم پرست و عبرتی گیر از بلیس
- Hünerli, bilgili kişi iyidir ama İblisten ibret al, ona da az tap.