-
خاصه آن سیلی که از دست توست ** که قفا و سیلیش مست توست
- Hele sille, senden geldikten sonra hiç gam yemem. Baş da o elin sarhoşudur, sille de.
-
هین بیا ای جان جان و صد جهان ** خوش غنیمت دار نقد این زمان
- Ey canımın canı, ey yüzlerce cihan değer dost, aklını başına devşir, bu peşin şeyi ganimet say.
-
در مدزد آن روی مه از شب روان ** سرمکش زین جوی ای آب روان 2720
- Ay gibi yüzünü gece yolcularından gizleme. Ey akar su, bu arktan baş çekme.
-
تا لب جو خندد از آب معین ** لب لب جو سر برآرد یاسمین
- Hep buradan da ak da ırmak kıyısı bu akar suyla gülsün, kenarlarında yaseminler boy atsın.
-
چون ببینی بر لب جو سبزه مست ** پس بدان از دور که آنجا آب هست
- Uzaktan ırmak kıyısında sarhoş yeşillikler gördün mü bil ki orada su vardır.
-
گفت سیماهم وجوه کردگار ** که بود غماز باران سبزهزار
- Tanrı “Gönüllerindeki yüzlerinden anlaşılır” dedi. Yeşillikte yağmuru suyu anlatır.
-
گر ببارد شب نبیند هیچ کس ** که بود در خواب هر نفس و نفس
- Yağmur gece yağarsa kimse görmez. Çünkü herkes uykuya dalmıştır.
-
تازگی هر گلستان جمیل ** هست بر باران پنهانی دلیل 2725
- Ama her güzel gül bahçesi gizli bir yağmura delâlet eder.
-
ای اخی من خاکیم تو آبیی ** لیک شاه رحمت و وهابیی
- Kardeşim ben toprak hayvanlarındanım, sen su hayvanlarından. Fakat rahmet ve ihsan padişahısın.
-
آنچنان کن از عطا و از قسم ** که گه و بیگه به خدمت میرسم
- Öyle lûtfet, öyle bir ihsan da bulun ki arada bir huzuruna gelebileyim.