-
ای عجب چه فن زند ادراکشان ** پیش جزر و مد بحر بینشان 2770
- Şaşılacak şey! Onların anlayışı, bu nişanesiz denizin met ve cezrine ne yapabilecek ki?
-
زان بیابان این عمارتها رسید ** ملک و شاهی و وزارتها رسید
- Bu yapılmış, düzülmüş mamureler, o çölden geldi. Saltanat, padişahlık, vezirlik, oradan verildi.
-
زان بیابان عدم مشتاق شوق ** میرسند اندر شهادت جوق جوق
- Yokluk çölünden bu görünen âleme iştiyaklarla bölük bölük varlıklar gelip durmada.
-
کاروان بر کاروان زین بادیه ** میرسد در هر مسا و غادیه
- Bu çölden her akşam, her sabah kervan üstüne kervan geliyor.
-
آید و گیرد وثاق ما گرو ** که رسیدم نوبت ما شد تو رو
- Geliyor, biz geldik, nöbet bizim, siz gidin diye yerimizi yurdumuzu alıyor.
-
چون پسر چشم خرد را بر گشاد ** زود بابا رخت بر گردون نهاد 2775
- Oğul, akıl gözünü açtı mı baba, hemencecik yükünü kağnıya koyuyor.
-
جادهی شاهست آن زین سو روان ** وآن از آن سو صادران و واردان
- O âlemden buraya bir ana yol var. Oradan buraya geliyorlar, buradan oraya gidiyorlar.;
-
نیک بنگر ما نشسته میرویم ** مینبینی قاصد جای نویم
- İyi dikkat et. Oturmuşuz ama gidiyoruz, yeni bir yere hareket etmişiz, fakat görmüyorsun sen.
-
بهر حالی مینگیری راس مال ** بلک از بهر غرضها در مل
- Sermayeni ağzını bugün için değil, ilerisi için, ileride bir iş yapmak için hazırlarsın.
-
پس مسافر این بود ای رهپرست ** که مسیر و روش در مستقبلست
- Ey yola tapan, yolcu odur ki yüzü ve gidişi, ileriyedir.