English    Türkçe    فارسی   

6
2839-2848

  • چون بجنبانم به رحمت ریش را  ** طی کنند آن قتل و آن تشویش را 
  • Acıyıp sakalımı oynattım mı öldürülmeden de kurtulurlar, dertten de, elemden de.
  • قوم گفتندش که قطب ما توی  ** که خلاص روز محنتمان شوی  2840
  • Hırsızlar, bu sözü duyunca kutbumuz sensin dediler; minnet gününde kurtuluşumuz senden olacak.
  • بعد از آن جمله به هم بیرون شدند ** سوی قصرآن شه میمون شدند
  • چون سگی بانگی بزد از سوی راست  ** گفت می‌گوید که سلطان با شماست 
  • Bu sırada sağ taraftan bir köpek havladı. Köpek sesinden anlayan, köpek diyor ki dedi, padişah sizinle beraber.
  • خاک بو کرد آن دگر از ربوه‌ای  ** گفت این هست از وثاق بیوه‌ای 
  • Kokudan anlayan bir yandaki toprağı kokladı, bu dedi, bir dul kadının odasının toprağı.
  • پس کمند انداخت استاد کمند  ** تا شدند آن سوی دیوار بلند 
  • Kement atan, kemendini attı, yüksek bir duvara ulaştılar.
  • جای دیگر خاک را چون بوی کرد  ** گفت خاک مخزن شاهیست فرد  2845
  • Koku alan bir başka yeri kokladı, dedi ki: O eşsiz padişahın hazinesi burada.
  • نقب‌زن زد نقب در مخزن رسید  ** هر یکی از مخزن اسبابی کشید 
  • Delik delen, duvarı deldi, hazineye girdiler. Her biri bir şeyler aldı.
  • بس زر و زربفت و گوهرهای زفت  ** قوم بردند و نهان کردند تفت 
  • Bir hayli altın sırmalarla bezenmiş kumaş, ağır mücevherler alıp hemen gizlediler.
  • شه معین دید منزل‌گاهشان  ** حلیه و نام و پناه و راهشان 
  • Padişah konakladıkları yeri, şekillerini, adlarını, yollarını iyice öğrendi.