-
رو به شه آورد چون تشنه به ابر ** آنک بود اندر شب قدر آن بدر
- Kadir gecesi, o dolunayı tanıyan, susuz kişinin buluta yüz çevirmesi gibi yüzünü padişaha döndürdü.
-
چون لسان وجان او بود آن او ** آن او با او بود گستاخگو
- Dili de onundu zaten, canı da. Onun olan, ona küstahça söz söylese ne çıkar?
-
گفت ما گشتیم چون جان بند طین ** آفتاب جان توی در یوم دین
- Dedi ki: Biz can gibi balçığa kakılıp kaldık. Kıyamet gününde can güneşi sensin.
-
وقت آن شد ای شه مکتومسیر ** کز کرم ریشی بجنبانی به خیر
- Ey gizlice yürüyen padişah, vakti geldi... Kerem et, hayırlısı ile bir sakalını oynat.
-
هر یکی خاصیت خود را نمود ** آن هنرها جمله بدبختی فزود 2910
- Her birimiz hünerimizi gösterdik, fakat o hünerler, ancak bahtsızlığımızı arttırdı.
-
آن هنرها گردن ما را ببست ** زان مناصب سرنگوساریم و پست
- O marifetler, boynumuzu bağladı, o mevkiler yüzünden baş aşağı düştük, alçaldık.
-
آن هنر فی جیدنا حبل مسد ** روز مردن نیست زان فنها مدد
- O hünerler, boynumuza bağlanmış bir hurma lifi oldu. Ölüm günü, onların hiç birinden fayda yok.
-
جز همان خاصیت آن خوشحواس ** که به شب بد چشم او سلطانشناس
- Ancak geceleyin gözü padişahı tanıyanın o güzel duygusu işe yarar.
-
آن هنرها جمله غول راه بود ** غیر چشمی کو ز شه آگاه بود
- O marifetlerin hepsi yolda görünen adamın yolunu şaşırtan gulyabanidir. Yalnız geceleyin padişahın yüzünü gören göz başka.
-
شاه را شرم از وی آمد روز بار ** که به شب بر روی شه بودش نظار 2915
- Padişah, hüküm gününde yalnız geceleyin yüzünü gören, kendisini tanıyan adamdan hayâ eder.