-
خوی آن هاروت و ماروت ای پسر ** چون بگشت و دادشان خوی بشر
- Oğul Harut’la Marut’a Tanrı insan huyunu verdi, melek huyları değişti.
-
در فتادند از لنحن الصافون ** در چه بابل ببسته سرنگون
- “Biz Tanrıya ibadet için saflar kurmuşuz” makamından aşağıya düştüler, Bâbil kuyusuna baş aşağı asıldılar.
-
لوح محفوظ از نظرشان دور شد ** لوح ایشان ساحر و مسحور شد 3005
- Levhi mahfuz, gözlerinden uzaklaştı, levhleri büyü yapan ve büyülenen kişilerin bedenleri oldu.
-
پر همان و سر همان هیکل همان ** موسیی بر عرش و فرعونی مهان
- Kanatları aynı, başları aynı, bedenleri aynı fakat birisi arz üstünde Musa, öbürü aşağılık yerlerde hor hakir Firavun.
-
در پی خو باش و با خوشخو نشین ** خوپذیری روغن گل را ببین
- Huy peşinde yürü, iyi huyluyla düş kalk. Gül bağına bak, nasıl gülün huyunu almış.
-
خاک گور از مرد هم یابد شرف ** تا نهد بر گور او دل روی و کف
- Mezar toprağı bile insanla şereflenir; gönül ona elini kor, yüzünü sürer.
-
خاک از همسایگی جسم پاک ** چون مشرف آمد و اقبالناک
- Toprak bile temiz bir bedenle komşu olduğundan şereflenir, devlet bulursa,
-
پس تو هم الجار ثم الدار گو ** گر دلی داری برو دلدار جو 3010
- Artık sen “Önce komşu gerek sonra ev” de. Gönlün varsa yürü, bir gönül sahibi dost ara.
-
خاک او همسیرت جان میشود ** سرمهی چشم عزیزان میشود
- Onun toprağı bile can huyunu almış, aziz kişilerin gözlerine sürme olmuştur.
-
ای بسا در گور خفته خاکوار ** به ز صد احیا به نفع و انتشار
- Nice toprak gibi mezarlarda yatanlar var ki faydaları, feyizleri bakımından yüzlerce diriden yeğ.