English    Türkçe    فارسی   

6
3132-3141

  • آن سخا و رحم هم تو دادیش  ** کز سخاوت می‌فزودی شادیش 
  • Ona cömertliği merhameti veren de sensin. Cömertlik ederde neşelenir; bu neşeyi, bu sevinci veren de sensin.
  • من مرورا قبله‌ی خود ساختم  ** قبله‌ساز اصل را انداختم 
  • Ben onu kendime kıble edindim de asıl kıble edilecek makamı bıraktım.
  • ما کجا بودیم کان دیان دین  ** عقل می‌کارید اندر آب و طین 
  • O din Tanrısı aklı, suyla topraktan karılmış balçığa ekerken biz neredeydik?
  • چون همی کرد از عدم گردون پدید  ** وین بساط خاک را می‌گسترید  3135
  • Gökyüzünü yokluktan meydana getirdi, bu yer döşemesini de yaptı döşedi.
  • ز اختران می‌ساخت او مصباح‌ها  ** وز طبایع قفل با مفتاح‌ها 
  • Yıldızlardan kandiller yaptı, tabiatlardan kilitler ve anahtarlar.
  • ای بسا بنیادها پنهان و فاش  ** مضمر این سقف کرد و این فراش 
  • Nice gizli, aşikâr yapıları şu tavanla şu döşemenin içine koydu, gizledi.
  • آدم اصطرلاب اوصاف علوست  ** وصف آدم مظهر آیات اوست 
  • İnsan, yücelikler vasıflarının usturlabıdır. İnsan sıfatı onun âyetlerine mazhardır.
  • هرچه در وی می‌نماید عکس اوست  ** هم‌چو عکس ماه اندر آب جوست 
  • İnsanda ne görürsen onun aksidir. Irmak suyuna akseden ay gibi hani.
  • بر صطرلابش نقوش عنکبوت  ** بهر اوصاف ازل دارد ثبوت  3140
  • Usturlabında örümcek ağı gibi nakışlar vardır, ezel vasıfları onlarla anlaşılır bilinir.
  • تا ز چرخ غیب وز خورشید روح  ** عنکبوتش درس گوید از شروح 
  • O usturlabın üstündeki ankebut, gayb göğü ile ruh güneşine ait şerhlerde bulunur, dersler verir.