-
آن مقلد سخرهی خرگوش شد ** از خیال خویشتن پر جوش شد
- O mukallit de tavşana kandı, onun maskarası oldu. Kendi hayalleriyle köpürdü, coştu.
-
او نگفت این نقش داد آب نیست ** این به جز تقلیب آن قلاب نیست
- “Bu görünen şey, suyun aksettirmesinden ibaret değil mi? O her şeyi döndüren, çeviren Tanrı’nın bir hayal göstermesinden başka bir şey mi? Diyemedi.
-
تو هم از دشمن چو کینی میکشی ** ای زبون شش غلط در هر ششی 3150
- Sen de bir düşmana kinlendin mi, ey altı duyguya zebun olan, altı duygun da yanılır, yanlışlar içerisinde kalırsın.
-
آن عداوت اندرو عکس حقست ** کز صفات قهر آنجا مشتقست
- Halbuki ondaki o düşmanlık, Tanrı’nın aksidir. Oradaki kahır, Tanrı’nın kahır sıfatlarından üremiştir.
-
وآن گنه در وی ز جنس جرم تست ** باید آن خو را ز طبع خویش شست
- Ondaki suç, sendeki suçun cinsindendir. Önce o huyu, kendi tabiatından yıkayıp arıtmak gerek.
-
خلق زشتت اندرو رویت نمود ** که ترا او صفحهی آیینه بود
- Sendeki çirkin huy, onda göründü. Çünkü o, sana bir aynadır âdeta.
-
چونک قبح خویش دیدی ای حسن ** اندر آیینه بر آیینه مزن
- Güzelim aynada çirkinliğini görünce aynaya saldırma.
-
میزند بر آب استارهی سنی ** خاک تو بر عکس اختر میزنی 3155
- Mesela yüce yıldız, suya vurur. Sen de yıldızın aksine toprak atarsın.
-
کین ستارهی نحس در آب آمدست ** تا کند او سعد ما را زیردست
- Bir kutsuz yıldız bizim kutluluğumuzu alt etmek için suya geldi mi dersin.
-
خاک استیلا بریزی بر سرش ** چونک پنداری ز شبهه اخترش
- O aksi, yıldız sanır, kapansın diye üstüne toprak atar durursun.