نه هزارم وام و من بی دسترس ** هست صد دینار ازین توزیع و بس
Dokuz bin altın borcum var. elimden tutanım yok. Elimde yalnız bütün şehirden toplanmış yüz altın var, işte bu kadar!
حق کشیدت ماندم در کشمکش ** میروم نومید ای خاک تو خوش 3325
Tanrı, seni çekti aldı. Ben bu kargaşalıklar içinde kaldım. Ey toprağı bile güzel zat, ümitsiz bir halde gidiyorum.
همتی میدار در پر حسرتت ** ای همایون روی و دست و همتت
Seni hasretinle iştiyakınla dolu olan kuluna bir himmet et ey yüzü de eli de himmeti de kutlu zat!
آمدم بر چشمه و اصل عیون ** یافتم در وی به جای آب خون
Kaynağın, ırmakların başına geldim, fakat orada su yerine kan buldum.
چرخ آن چرخست آن مهتاب نیست ** جوی آن جویست آب آن آب نیست
Gök, o gök, fakat ay ışığı o ay ışığı değil. Irmak o ırmak, fakat su o su değil!
محسنان هستند کو آن مستطاب ** اختران هستند کو آن آفتاب
İhsan sahipleri var ama o tertemiz ihsan sahibi nerede? Yıldızlar var ama hani o güneş?
تو شدی سوی خدا ای محترم ** پس به سوی حق روم من نیز هم 3330
Ey saygı değer zat, en Tanrı’ya gittin, bari ben de Tanrıya gideyim.
مجمع و پای علم ماوی القرون ** هست حق کل لدینا محضرون
Bütün devirlerde gelip geçenlerin toplandıkları yer, bayrağın dibidir, orası ne güzel bir topluluk yeridir. Tanrı “ Her şey tapımızda toplanır” der. Tanrı topluluk yeridir.
نقشها گر بیخبر گر با خبر ** در کف نقاش باشد محتصر
Resimler ister haberdar olsunlar, ister olmasınlar, hepsi de ressamın elinde toplanır.
دم به دم در صفحهی اندیشهشان ** ثبت و محوی میکند آن بینشان
O nişansız Tanrı anbean onların düşünce sahifesinde bir şeyler yazar, yazdıklarından bir kısmını siler durur.