جادوی کردست جادو آفرین ** جذبه باشد آن نه خاصیات این
Yoksa büyücüleri yaratan bir büyü mü yaptı? Bu, onun çekişi olmalı, atın hassası değil.
فاتحه خواند و بسی لا حول کرد ** فاتحهش در سینه میافزود درد
Fatiha okudu, bir hayli lahavle çekti. Fakat okuduğu fatiha gönlündeki derdi çoğalttı.
زانک او را فاتحه خود میکشید ** فاتحه در جر و دفع آمد وحید 3355
Çünkü padişahı çeken zaten fatihaydı. Fatiha bir muradın olmasında, bir kötülükten kurtulmada birebirdir, ama onu bu derde sokan, fatihanın sahibi Tanrıydı.
گر نماید غیر هم تمویه اوست ** ور رود غیر از نظر تنبیه اوست
Göze bir başkasını gösterirse bu onun işidir. Gözden kendisinden başkası kaybolur, göz yalnız Hakk’ı görürse bu da onun uyandırmasıdır.
پس یقین گشتش که جذبه زان سریست ** کار حق هر لحظه نادر آوریست
Padişah, iyice anladı ki gönlünün akması Tanrıdan. Tanrının işi her an eşsiz örneksiz şeyler yaratmaktır.
اسپ سنگین گاو سنگین ز ابتلا ** میشود مسجود از مکر خدا
Onun hilesiyle taştan öküze , taştan ata tapar, secde ederler.
پیش کافر نیست بت را ثانیی ** نیست بت را فر و نه روحانیی
Kafire göre putun bir ikincisi olamaz. Halbuki putta ne bir kudret vardır, ne bir ruhaniyet.
چست آن جاذب نهان اندر نهان ** در جهان تابیده از دیگر جهان 3360
Öyle olduğu halde o gizliden gizli gönülleri çekip duran nedir? O, bu aleme başka bir alemden parlamadadır.
عقل محجوبست و جان هم زین کمین ** من نمیبینم تو میتوانی ببین
Bu pusuyu akıl da görmez can da. Ben göremiyorum sen görebiliyorsan gör.
چونک خوارمشه ز سیران باز گشت ** با خواص ملک خود همراز گشت
Harzemşah, gezintiden dönünce saltanat erkanının ileri gelenlerine sırrını açtı.