در شب ار خفاش از کرمیست مست ** کرم از خورشید جنبنده شدست
Yarasa geceleyin o kurtu yiyip sarhoş olduysa, kurt, yine güneş yüzünden canlanmıştır.
آفتابی که ضیا زو میزهد ** دشمن خود را نواله میدهد 3395
Işığı, aydınlığı meydana getiren güneş, düşmanını bile doyurmadadır.
لیک شهبازی که او خفاش نیست ** چشم بازش راستبین و روشنیست
Fakat yarasa olmayan iri doğan kuşunun açık gözü doğru yolu görür, aydındır.
گر به شب جوید چو خفاش او نمو ** در ادب خورشید مالد گوش او
O da yarasa gibi geceleyin gelişmek istese o vakit güneş, edebe sokmak için kulağını çeker.
گویدش گیرم که آن خفاش لد ** علتی دارد ترا باری چه شد
Der ki. Tutalım o inatçı yarasanın bir illeti var, ya sana ne oldu?
مالشت بدهم به زجر از اکتیاب ** تا نتابی سر دگر از آفتاب
Sana bir dert vereyim, seni bir zahmete sokayım da bir daha güneşten çekinmeyesin!
ماخذهی یوسف صدیق صلواتالله علیه به حبس بضع سنین به سبب یاری خواستن از غیر حق و گفتن اذکرنی عند ربک مع تقریره
Yusuf-u Sıddıyk’ın Tanrı rahmet etsin, Tanrı’dan başkasından yardım istemesi ve “Beni efendine söyle” demesi yüzünden zindanda beş küsur yıl kalması ve bu sözünün cezasını çekmesi
آنچنان که یوسف از زندانیی ** با نیازی خاضعی سعدانیی 3400
Yusuf da, zindanda bulunan birisine yalvardı, yakardı.
خواست یاری گفت چون بیرون روی ** پیش شه گردد امورت مستوی
Ondan yardım diledi, dedi ki: Buradan çıkınca ve Padişahın tapısında işin düzelince,
یاد من کن پیش تخت آن عزیز ** تا مرا هم وا خرد زین حبس نیز
O azizin huzurunda beni an, halimi söyle de beni bu hapisten kurtarsın.
کی دهد زندانیی در اقتناص ** مرد زندانی دیگر را خلاص
Hiç sıkıntı içinde bulunan bir mahpus nasıl olur da başka bir mahpusu kurtarabilir?