- 
		   الحق اندر زیر این چرخ کبود  ** آنچنان کره به قد و تگ نبود    3440
- Hakikaten de bu gök kubbenin altın da o çeşit o boyda o renkte at yoktu.
- 
		    میربودی رنگ او هر دیده را  ** مرحب آن از برق و مه زاییده را 
- Rengi her gözü alıyordu. Sanki şimşekten aydan doğmuştu, ne de güzeldi ya!
- 
		    همچو مه همچون عطارد تیزرو  ** گوییی صرصر علف بودش نه جو 
- Ay gibi, Utarit gibi hızlı gitmekteydi. Sanki arpa yememişti, kasırgayla beslenmişti.
- 
		    ماه عرصهی آسمان را در شبی  ** میبرد اندر مسیر و مذهبی 
- Ay bir gece içinde gök sahasını yürür, aşar.
- 
		    چون به یک شب مه برید ابراج را  ** از چه منکر میشوی معراج را 
- Ay bir gece içinde burçları dönüp dolaşıyor. Peki neden miracı inkar ediyorsun öyleyse?
- 
		   صد چو ماهست آن عجب در یتیم  ** که به یک ایماء او شد مه دو نیم    3445
- O eşi bulunmaz tek inci yüzlerce aya bedeldir. Bir işaretiyle ay ikiye bölündü.
- 
		    آن عجب کو در شکاف مه نمود  ** هم به قدر ضعف حس خلق بود 
- Şaşılacak şey şu ki ayı yardı ama halkın duyguları zayıf olduğu için bu kadarcık bir mucize gösterdi.
- 
		    کار و بار انبیا و مرسلون  ** هست از افلاک و اخترها برون 
- Yoksa peygamberlerle Tanrı rasullerinin işleri güçleri göklerden de dışarıdır yıldızlardan da.
- 
		    تو برون رو هم ز افلاک و دوار  ** وانگهان نظاره کن آن کار و بار 
- Feleklerden, şu dönen göklerden dışarı çık da onların işlerini, güçlerini seyret.
- 
		    در میان بیضهای چون فرخها  ** نشنوی تسبیح مرغان هوا 
- Sen yumurtada ki kuş yavrusu gibisin. Havadaki kuşların tespihlerini duymazsın.