چشم مهتر چون به آخر بود جفت ** پس بدان دیده جهان را جیفه گفت 3475
Kainatın ulusunun gözü, sonu görmeyle eş olmuştu. O yüzden cihanı leş gördü.
زین یکی ذمش که بشنود او وحسپ ** پس فسرد اندر دل شه مهر اسپ
Padişah, bir kerecik bu zemmi duymakla iktifa etti; gönlü attan soğudu gitti.
چشم خود بگذاشت و چشم او گزید ** هوش خود بگذاشت و قول او شنید
Kendi gözünü bıraktı, onun gözünü kabul etti.
این بهانه بود و آن دیان فرد ** از نیاز آن در دل شه سرد کرد
Kendi aklını bıraktı, onun sözünü duydu.
در ببست از حسن او پیش بصر ** آن سخن بد در میان چون بانگ در
Bu bir bahaneydi. O tek Tanrı, at sahibinin yalvarması yüzünden Padişahı attan soğuttu. Atın güzelliğini örttü ona göstermedi. O söz de arada kapı gıcırtısı gibiydi.
پرده کرد آن نکته را بر چشم شه ** که از آن پرده نماید مه سیه 3480
O sözü padişahın gözüne bir perde yaptı. Ay, o perdenin ardından kara göründü.
پاک بنایی که بر سازد حصون ** در جهان غیب از گفت و فسون
Ne temiz mimar ki gayp aleminde sözle, afsunla kaleler yapar.
بانگ در دان گفت را از قصر راز ** تا که بانگ وا شدست این یا فراز
Sözü, sır köşkünün kapısının sesi bil. Bu ses kapının açılmasından mı geliyor kapının kapanmasından mı? Buna dikkat et.
بانگ در محسوس و در از حس برون ** تبصرون این بانگ و در لا تبصرون
Kapı sesi duyulur kapı görünmez. Bu sesi görürsünüz kapıyı görmezsiniz.
چنگ حکمت چونک خوشآواز شد ** تا چه در از روض جنت باز شد
Hikmet çengi o bir ses verdi mi dikkat et. Bakalım cennet kapılarından hangisi açıldı.