-
تا بگفته مصطفی شاه نجاح ** السماح یا اولی النعمی رباح
- Bunun içindir ki o kurtuluş padişahı Mustafa, “ Ey nimet sahipleri, cömertlik kazançtır, kârdır” demiştir.
-
ما نقص مال من الصدقات قط ** انما الخیرات نعم المرتبط
- Mal, sadakayla katiyen azalmaz. Hayırlarda bulunmak, malı zâyi etmez, kaybolmaktan kurtarır.
-
جوشش و افزونی زر در زکات ** عصمت از فحشا و منکر در صلات
- Altın zekât vermekle coşar, fazlalaşır. İnsanı kötülükten, fenalıktan kurtaran namazdır.
-
آن زکاتت کیسهات را پاسبان ** وآن صلاتت هم ز گرگانت شبان 3575
- Zekât vermen keseni korur. Namazın da seni kurtlardan kurtarır, çobanlık eder sana.
-
میوهی شیرین نهان در شاخ و برگ ** زندگی جاودان در زیر مرگ
- Tatlı meyve; dalların, yaprakların arasında gizlidir. Ebedî yaşayış, ölümün içindedir.
-
زبل گشته قوت خاک از شیوهای ** زان غذا زاده زمین را میوهای
- Gübre, bir suretle toprağın gıdası olmuş yer, o gıda ile bir meyve doğurmuştur.
-
درعدم پنهان شده موجودیی ** در سرشت ساجدی مسجودیی
- Varlık, yoklukta gizlenmiştir. Secde edilme de secde etmede mevcuttur.
-
آهن و سنگ از برونش مظلمی ** اندرون نوری و شمع عالمی
- Demirle taş, görünüşte karanlıktır. Fakat iç âlemde nurdur âlemin ışığıdır.
-
درج در خوفی هزاران آمنی ** در سواد چشم چندان روشنی 3580
- Korkuda yüzlerce eminlik gizli. Gözün karasında bunca aydınlık var.
-
اندرون گاو تن شهزادهای ** گنج در ویرانهای بنهادهای
- Beden öküzünün içinde şehzade var. Defineyi bir yıkık yere gömmüşsün.