-
دزد آمد آن زمان پیشش نشست ** چون گرفت آن سوخته میکرد پست
- Hırsız gelip adamın önüne oturdu, kav ateş aldıkça söndürmeye başladı.
-
مینهاد آنجا سر انگشت را ** تا شود استارهی آتش فنا
- Kav ateş almasın diye boyuna kavı, yandıkça parmağı ile söndürüyordu.
-
خواجه میپنداشت کز خود میمرد ** این نمیدید او که دزدش میکشد 360
- Adam, kavı kendi kendine sönüyor sanmakta, hırsızın söndürdüğünü görmemekteydi.
-
خواجه گفت این سوخته نمناک بود ** میمرد استاره از تریش زود
- Tuhaf şey dedi, bu kav, ıslak olmalı ki ateşlenirken hemen sönmede.
-
بس که ظلمت بود و تاریکی ز پیش ** میندید آتشکشی را پیش خویش
- Pek karanlık olduğundan önünde oturan ve ateşi söndüren hırsızı göremiyordu.
-
این چنین آتشکشی اندر دلش ** دیدهی کافر نبیند از عمش
- Senin de gönlünde böyle bir ateş söndüren var da kâfir gözün, körlüğünden görmüyor.
-
چون نمیداند دل دانندهای ** هست با گردنده گردانندهای
- Bilen duyan gönül, nasıl olur da dönen şeyi bir döndüren var, bunu bilmez?
-
چون نمیگویی که روز و شب به خود ** بیخداوندی کی آید کی رود 365
- Nasıl olur da kendi kendine geceyle gündüz, sahipsiz olarak nasıl gelir, nasıl gider demezsin?
-
گرد معقولات میگردی ببین ** این چنین بیعقلی خود ای مهین
- A aşağılık kişi, aklın aldığı şeylerin etrafında döner dolaşırsın ha... Bir de gel de şu akılsızlığını gör!
-
خانه با بنا بود معقولتر ** یا که بیبنا بگو ای کمهنر
- Evi bir yapanın olması mı daha akla uygundur, yapıcısı olmayan kendi kendine yapılmış bir ev mi, a aklı kıt?