-
پس بگفتندش که خدمتها کنیم ** بر سمعنا و اطعناها تنیم
- Şehzadeler de hizmetlerde bulunuruz, dediğin gibi hareket ederiz baş üstüne.
-
رو نگردانیم از فرمان تو ** کفر باشد غفلت از احسان تو
- Buyruğundan dışarı çıkmayız. Senin lûtuf ve ihsanından gaflet etmek, küfürdür dediler.
-
لیک استثنا و تسبیح خدا ** ز اعتماد خود بد از ایشان جدا 3665
- Fakat kendilerine güvendiklerinden Tanrı izin verirse demediler. Tanrı’yı anmadılar bile.
-
ذکر استثنا و حزم ملتوی ** گفته شد در ابتدای مثنوی
- Bu Tanrı izin verirse demek, bu kat, kat tedbir ve ihtiyat, Mesnevinin başlangıcında anlatıldı.
-
صد کتاب ار هست جز یک باب نیست ** صد جهت را قصد جز محراب نیست
- Yüz tane kitap olsa hepsi de bir baptan ibarettir. Yüz tarafta da bir tek mihraba dönülür.
-
این طرق را مخلصی یک خانه است ** این هزاران سنبل از یک دانه است
- Bu yolların hepsi de tek bir eve çıkar. Bu binlerce başak, bir tek tohumdan meydana gelmiştir.
-
گونهگونه خوردنیها صد هزار ** جمله یک چیزست اندر اعتبار
- Çeşit, çeşit yüz binlerce yemekler vardır. Fakat yemek olmak bakımından hepside bir şeydir.
-
از یکی چون سیر گشتی تو تمام ** سرد شد اندر دلت پنجه طعام 3670
- Bir tanesini yedin de tamamıyla doydun mu elli tane yemek olsa hepsinden soğursun.
-
در مجاعت پس تو احول دیدهای ** که یکی را صد هزاران دیدهای
- Fakat açken şaşılığın tutar, bir yemeği yüz bin yemek görürsün.
-
گفته بودیم از سقام آن کنیز ** وز طبیبان و قصور فهم نیز
- O halayığın hastalığını, doktorların ahvalini, kusurlarını, anlayışsızlıklarını söylemiştik ya.