English    Türkçe    فارسی   

6
372-381

  • پس چو دانستی که قهرت می‌کند  ** بر سرت دبوس محنت می‌زند 
  • Madem ki seni kahredeceğini, başına mihnet topuzunu vuracağını bildin;
  • پس بکن دفعش چو نمرودی به جنگ  ** سوی او کش در هوا تیری خدنگ 
  • Hadi Nemrut gibi savaş, havayı okla bakalım!
  • هم‌چو اسپاه مغل بر آسمان  ** تیر می‌انداز دفع نزع جان 
  • Hani Moğol askerleri gibi... Onlar da biri hastalandı mı ölmesin diye göğe ok atarlar ya, sen de atadur.
  • یا گریز از وی اگر توانی برو  ** چون روی چون در کف اویی گرو  375
  • Yahut da kaçabilirsen kaç, kurtul bakalım.İmkânı mı var? Onun eline bir kere rehin olmuşsun.
  • در عدم بودی نرستی از کفش  ** از کف او چون رهی ای دست‌خوش 
  • Yokluktayken bile elinden kurtulamadın, şimdi nasıl kurtulabilirsin a güzelim!
  • آرزو جستن بود بگریختن  ** پیش عدلش خون تقوی ریختن 
  • İstek yok mu? İşte o, sıçramak, kaçmaktır; onun adaletine karşı takvanın kanını dökmektir.
  • این جهان دامست و دانه‌آرزو  ** در گریز از دامها روی آر زو 
  • Bu dünya tuzaktır, tanesi de istek. Tuzaklardan kaç onlardan yüz çevir.
  • چون چنین رفتی بدیدی صد گشاد  ** چون شدی در ضد آن دیدی فساد 
  • Böyle hareket ettin mi yüzlerce ferahlık bulursun. Fakat istekten geçemedin mi fesatlıklara uğrarsın.
  • پس پیمبر گفت استفتوا القلوب  ** گر چه مفتیتان برون گوید خطوب  380
  • Bunun için Peygamber “Müftüler sana kuvvetli fetvalar bile verseler sen, kalbine danış” dedi.
  • آرزو بگذار تا رحم آیدش  ** آزمودی که چنین می‌بایدش 
  • İsteği bırak da Allah acısın. Bunun böyle olması lâzım, bunu denedin, sınadın ya.