-
چون امیران از حسد جوشان شدند ** عاقبت بر شاه خود طعنه زدند 385
- Beyler, hasetten coşunca nihayet padişahı bile kınamaya başlayıp dediler ki:
-
کین ایاز تو ندارد سی خرد ** جامگی سی امیر او چون خورد
- Bu senin Eyaz’ında otuz adamın aklı yokken nasıl olur da otuz beyin kaftan parasını yer?
-
شاه بیرون رفت با آن سی امیر ** سوی صحرا و کهستان صیدگیر
- Padişah, otuz beyle avlanmak üzere dağlara, ovalara çıktı.
-
کاروانی دید از دور آن ملک ** گفت امیری را برو ای متفک
- Uzaktan bir kervan gördü, beyin birisine git de,
-
رو بپرس آن کاروان را بر رصد ** کز کدامین شهر اندر میرسد
- Sor bakalım, o kervan hangi şehirden geliyor? dedi.
-
رفت و پرسید و بیامد که ز ری ** گفت عزمش تا کجا درماند وی 390
- Bey gitti, sorup geldi, dedi ki: Rey’den geliyor.Padişah, peki nereye gidiyormuş? deyince kalakaldı.
-
دیگری را گفت رو ای بوالعلا ** باز پرس از کاروان که تا کجا
- Bir başka beye, git bakalım yüce kişi dedi, sen de nereye gidiyor, şunu anla!
-
رفت و آمد گفت تا سوی یمن ** گفت رختش چیست هان ای موتمن
- O da gidip geldi, Yemen’e gidiyormuş dedi. Padişah yükü neymiş? Deyince o da dinelip kaldı.
-
ماند حیران گفت با میری دگر ** که برو وا پرس رخت آن نفر
- Padişah, bir başka beye hadi, sen de yükü neymiş, onu öğren dedi.
-
باز آمد گفت از هر جنس هست ** اغلب آن کاسههای رازیست
- Bey gidip geldi, her cins mal var, fakat çoğu Rey kâseleri deyince,