-
در حقیقت هر یکی مو زان کهیست ** کان اماننامهی صلهی شاهنشهیست
- Hakikatte o kıların her biri bir dağdır. Çünkü o, padişahların padişahının bir aman fermanıdır.
-
تو اگر صد قفل بنهی بر دری ** بر کند آن جمله را خیرهسری
- Sen bir kapıya yüzlerce kilit vursan bir sersem gelir, hepsini de söker çıkarır.
-
شحنهای از موم اگر مهری نهد ** پهلوانان را از آن دل بشکهد
- Fakat bir şahne, herhangi bir kapıyı mumla kapatsa erler, babayiğitler bile ona yaklaşamaz, yürekleri oynar.
-
آن دو سه تار عنایت همچو کوه ** سد شد چون فر سیما در وجوه 3875
- Tanrı inayeti olan o iki üç kıl kötülüklerle arana girer, dağ kesilir; yüzlerde görünen nura benzer.
-
خشت را مگذار ای نیکوسرشت ** لیک هم آمن مخسپ از دیو زشت
- Ey iyi yaratılışlı adam, kerpiç komaya kalkışma, fakat çirkin şeytandan da emin olarak uyuma.
-
رو دو تا مو زان کرم با دست آر ** وانگهان آمن بخسپ و غم مدار
- Yürü, Tanrı kereminden iki tanecik kıl elde et de ondan sonra gam yeme, emin olarak uyu!
-
نوم عالم از عبادت به بود ** آنچنان علمی که مستنبه بود
- Bilgili adamın uykusu, ibadetten yeğdir. Hele insanı gafletten uyandıran bilgi olursa.
-
آن سکون سابح اندر آشنا ** به ز جهد اعجمی با دست و پا
- Yüzme bilenin hareketsiz durması, aceminin elle ayakla savaşmasından iyidir.
-
اعجمی زد دست و پا و غرق شد ** میرود سباح ساکن چون عمد 3880
- Acemi, elini ayağını oynatır durur, fakat boğulur. Yüzme bilense denizdeki dalgıç gibi yüzer durur.
-
علم دریاییست بیحد و کنار ** طالب علمست غواص بحار
- Bilgi, uçsuz bucaksız ve kıyısız bir denizdir. Bilgi dileyense, denizlerde dalgıçlık edene benzer.