-
بیوصیت بیاشارت یک به یک ** حالشان دریافت بی ریبی و شک
- Benim emrim olmadan kervanın bütün ahvalini, olduğu gibi bir bir anlattı.
-
هر چه زین سی میر اندر سی مقام ** کشف شد زو آن به یکدم شد تمام 400
- Bu otuz bey, otuz defada ne öğrenebildiyse o, hepsini birden öğrenip geldi.
-
مدافعهی امرا آن حجت را به شبههی جبریانه و جواب دادن شاه ایشان را
- Beylerin,bu delili cebrice şüphelerle zayıflarmaya savaşmaları,padişahın onlara verdiği cevap
-
پس بگفتند آن امیران کین فنیست ** از عنایتهاش کار جهد نیست
- Beyler, bu bir zekâ işi, o da Allah vergisi, çalışmakla olmaz ki.
-
قسمت حقست مه را روی نغز ** دادهی بختست گل را بوی نغز
- Aya o güzel yüzü Allah vermiş, güle o hoş kokuyu Allah ihsan etmiş dediler.
-
گفت سلطان بلک آنچ از نفس زاد ** ریع تقصیرست و دخل اجتهاد
- Padişah dedi ki: İnsanın elde ettiği şey zararsa çalışmamasından ileri gelmiştir, kârsa çalışıp çabalamasından.
-
ورنه آدم کی بگفتی با خدا ** ربنا انا ظلمنا نفسنا
- Yoksa Âdem, “Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik” der miydi.
-
خود بگفتی کین گناه از نفس بود ** چون قضا این بود حزم ما چه سود 405
- Bu suç bahtımdan. Kader böyleymiş,ihtiyatın tedbirin ne faydası var? derdi.
-
همچو ابلیسی که گفت اغویتنی ** تو شکستی جام و ما را میزنی
- İblis gibi hani. O da “Sen beni azdırdın. Hem kadehimizi kırıyor, hem de bizi dövüyorsun” demişti ya.
-
بل قضا حقست و جهد بنده حق ** هین مباش اعور چو ابلیس خلق
- Halbuki takdir haktır ama, kulun çalışması da hak. Kendine gel de koca şeytan gibi kör olma.
-
در تردد ماندهایم اندر دو کار ** این تردد کی بود بیاختیار
- İki iş arasında tereddütte kalıyoruz. Hiç ihtiyarımız olmasa bu tereddüt olur mu?