-
بارها گفتیم این را ای حسن ** مینگردم از بیانش سیر من
- A güzelim, bunu defalarca söyledim, fakat söylemeye doyamıyorum ki.
-
بارها خوردی تو نان دفع ذبول ** این همان نانست چون نبوی ملول
- Solup sararmamak için defalarca ekmek yedin; işte bu hep ekmek… Nasıl olur da usanmazsın?
-
در تو جوعی میرسد تو ز اعتلال ** که همیسوزد ازو تخمه و ملال
- Mizacındaki itidal yüzünden yine acıkırsın. Bu açlıkla da senin hazımsızlığın yanar gider.
-
هرکه را درد مجاعت نقد شد ** نو شدن با جزو جزوش عقد شد 4295
- Kimde açlık derdi varsa bedeninin her cüzü, diğer cüzüyle bağdaşır yenileşir.
-
لذت از جوعست نه از نقل نو ** با مجاعت از شکر به نان جو
- Lezzet açlıktan gelir, yeni bir yemekten değil. Açlıkla yenen arpa ekmeği, şekerden lezzetlidir.
-
پس ز بیجوعیست وز تخمهی تمام ** آن ملالت نه ز تکرار کلام
- O usangaçlık da sözün tekrarından değildir, aç olmadan ve hazımsızlıktandır.
-
چون ز دکان و مکاس و قیل و قال ** در فریب مردمت ناید ملال
- Dükkandan, baç, ve haraç almadan, dedikodudan halkı aldatmadan usanmazsın.
-
چون ز غیبت و اکل لحم مردمان ** شصت سالت سیریی نامد از آن
- Altmış yıl gıybette bulunsan, insanların etini yesen yine doymazsın.
-
عشوهها در صید شلهی کفته تو ** بی ملولی بارها خوش گفته تو 4300
- Kadınları avlamak için işvelerde bulunursun, defalarca güzel sözler söylersin de yine bir türlü usanç gelmez.
-
بار آخر گوییش سوزان و چست ** گرمتر صد بار از بار نخست
- Son söylediğin sözü, ondan öncekinden daha yanarak, daha çevik bir halde ve ilk söylediğinden yüzlerce daha hararetli olarak söylersin.