-
عارفان زانند دایم آمنون ** که گذر کردند از دریای خون
- Arifler, kan denizinden geçip gitmişlerdir de o yüzden daimî bir emniyet içindedirler.
-
امنشان از عین خوف آمد پدید ** لاجرم باشند هر دم در مزید 4365
- Onların emniyeti, korkunun ta kendisinden meydana gelmiştir. Hâsılı her an da o emniyet, çoğalıp durur.
-
امن دیدی گشته در خوفی خفی ** خوف بین هم در امیدی ای حفی
- Ey temiz adam, korkudan gizlenmiş emniyeti gördün, ümidde gizli korkuyu da gör.
-
آن امیر از مکر بر عیسی تند ** عیسی اندر خانه رو پنهان کند
- O Bey, hileye saptı, İsa' yı tutturmak istedi. İsa, evine girdi, yüzünü gizledi.
-
اندر آید تا شود او تاجدار ** خود ز شبه عیسی آید تاجدار
- O da taca sahibolmak için eve girdi. Halbuki İsa' ya benzedi, darağacının tacı oldu.
-
هی میآویزید من عیسی نیم ** من امیرم بر جهودان خوشپیم
- Aman beni asmayın, ben İsa değilim. Ben Yahudilere izi kutlu bir beyim dedi.
-
زوترش بردار آویزید کو ** عیسی است از دست ما تخلیطجو 4370
- Onlar, hemen yürüyün, saldırın, İsa'dır bu; bizim elimizden hileye saparak kurtulmak istiyor, tez darağacına çekin dediler.
-
چند لشکر میرود تا بر خورد ** برگ او فی گردد و بر سر خورد
- Nice ordu vardır ki bir zafer elde etmek için. yürür. Kendi başını yer, artıklarını başkaları kapışırlar.
-
چند بازرگان رود بر بوی سود ** عید پندارد بسوزد همچو عود
-
چند در عالم بود برعکس این ** زهر پندارد بود آن انگبین
- Dünyada bu çeşit nice aksi şeyler vardır. Adam, onu zehir sanır, halbuki balın ta kendisidir.