-
چند بازرگان رود بر بوی سود ** عید پندارد بسوزد همچو عود
-
چند در عالم بود برعکس این ** زهر پندارد بود آن انگبین
- Dünyada bu çeşit nice aksi şeyler vardır. Adam, onu zehir sanır, halbuki balın ta kendisidir.
-
بس سپه بنهاده دل بر مرگ خویش ** روشنیها و ظفر آید به پیش
- Nice ordular, ölümlerine kaani olurlar, halbuki aydınlıklara ererler, zafer elde ederler.
-
ابرهه با پیل بهر ذل بیت ** آمده تا افکند حی را چو میت 4375
- Kabe'yi aşağılamak, diriyi ölü gibi yere yıkmak için Ebrehe de fille geldi.
-
تا حریم کعبه را ویران کند ** جمله را زان جای سرگردان کند
- Kabe'yi yıkmak, herkesi oradan döndürmek istedi.
-
تا همه زوار گرد او تنند ** کعبهی او را همه قبله کنند
- Bütün ziyaretçilerin, onun yanma toplanmasını, emrine uymasını, yaptığı kâbeyi kıble edinmesini diledi.
-
وز عرب کینه کشد اندر گزند ** که چرا در کعبهام آتش زنند
- Neden benim kâbemi ateşlediler diye Araplardan öcalmak niyetine düştü.
-
عین سعیش عزت کعبه شده ** موجب اعزاز آن بیت آمده
- Onun bu savaşı, Kabe'nin yücelmesine, o Tanrı evinin daha ziyade şereflenmesine sebeboldu.
-
مکیان را عز یکی بد صد شده ** تا قیامت عزشان ممتد شده 4380
- Mekkelilerin yüceliği birdir, yüz oldu. Kıyamete dek de yücelikleri yürüdü gitti.
-
او و کعبهی او شده مخسوفتر ** از چیست این از عنایات قدر
- Halbuki Ebrehe de, kâbesi de daha ziyade yerin dibine girdi. Bu nedendir? Kaza ve kederin inayetlerinden.