-
باز ده آن خرقه این سو ای قرین ** که نمیارزید آن یعنی بدین
- Arkadaş, o hırkayı tekrar bana ver. Ulaştığım vecit, bu hırkaya değmez demektir.
-
دور از عاشق که این فکر آیدش ** ور بیاید خاک بر سر بایدش
- Bu fikir, âşıktan pek uzaktır. Âşık, böyle bir düşünceye düşmez. Eğer ona böyle bir düşünce gelirse toprak başına!
-
عشق ارزد صد چو خرقه کالبد ** که حیاتی دارد و حس و خرد
- Aşk, diri olan, duygusu ve aklı bulunan yüzlerce beden hırkasına değer.
-
خاصه خرقهی ملک دنیا کابترست ** پنج دانگ مستیش درد سرست 4420
- Hele şu sonu olmayan dünya mülkünün hırkası nedir ki? Ancak beş kuruşçuk eden sarhoşluğu bile bir baş ağrısıdır.
-
ملک دنیا تنپرستان را حلال ** ما غلام ملک عشق بیزوال
- Dünya mülkü, bedene tapanlara helâldir. Bizse zevali olmayan aşk saltanatına kuluz.
-
عامل عشقست معزولش مکن ** جز به عشق خویش مشغولش مکن
- Padişahım, bu delikanlı aşk valisidir. Onu azletme. Kendi aşkından başka bir şeyle oyalama onu.
-
منصبی کانم ز ریت محجبست ** عین معزولیست و نامش منصبست
- Senin yüzünü göstermeyen mevki, âdi bir mevkidir. Makamdır ama hakikatte azledilmenin ta kendisidir o.
-
موجب تاخیر اینجا آمدن ** فقد استعداد بود و ضعف فن
- Şimdiye kadar buraya gelmemesindeki, geç kalmasındaki sebep, istidadının olmaması ve bedeninin arık bulunmasıydı.
-
بی ز استعداد در کانی روی ** بر یکی حبه نگردی محتوی 4425
- Hazırlığın olmadan bir madene bile gitsen bir habbe alamazsın.
-
همچو عنینی که بکری را خرد ** گرچه سیمینبر بود کی بر خورد
- Hani erkekliği olmayan adamın kız alması gibi. Tutalım kız pek güzel, gümüş gibi bedeni var, ona ne fayda?