-
باقی اعضا ز فکر آسودهاند ** وآن صدور از صادران فرسودهاند 4460
- Geri kalan uzuvlar, düşünceye düşmez, rahattır. Fakat gönüller, gelip gidenlerin yüzünden yorulur, yıpranır.
-
در خزان و باد خوف حق گریز ** آن شقایقهای پارین را بریز
- Tanrı korkusunun gözüne, yeline kaç. O bıldırki çiçekleri dök.
-
این شقایق منع نو اشکوفههاست ** که درخت دل برای آن نماست
- Bu çiçekler, yeni çiçeklerin bitmesine mâni olmaktadır. Halbuki gönül ağacı, onlar için yetişmiş, boy atmıştır.
-
خویش را در خواب کن زین افتکار ** سر ز زیر خواب در یقظت بر آر
- Kendini bu düşüncelere verme, uykuya dal. Uyku içindeyken uyanıklığa baş kaldır.
-
همچو آن اصحاب کهف ای خواجه زود ** رو به ایقاظا که تحسبهم رقود
- Hani o Ashabı kehif gibi sen de uyanık yürü, seni uyuyor sansınlar.
-
گفت قاضی ای صنم معمول چیست ** گفت خانهی این کنیزک بس تهیست 4465
- Kadı, peki güzelim dedi, ne yapalım? Kadın dedi ki: Bu cariyenin evi tamamiyle bomboş.
-
خصم در ده رفت و حارس نیز نیست ** بهر خلوت سخت نیکو مسکنیست
- Düşman, köye gitti, bekçi de yok. Halvet olmak için pek güzel bir yurt.
-
امشب ار امکان بود آنجا بیا ** کار شب بی سمعه است و بیریا
- Mümkünse bu gece oraya gel. Geceleyin görülen işte ne düzen vardır, ne riya.
-
جمله جاسوسان ز خمر خواب مست ** زنگی شب جمله را گردن زدست
- Bütün gözetleyenler, uyku şarabiyle sarhoştur. Gece Zencisi, hepsinin boynunu vurmuştur.
-
خواند بر قاضی فسونهای عجب ** آن شکرلب وانگهانی از چه لب
- Hâsılı o şeker dudaklı, o canım dudaklariyle kadıya şaşırtıcı afsunlar okudu.