-
اولین خون در جهان ظلم و داد ** از کف قابیل بهر زن فتاد
- Âlemde zulümle dökülen ilk kan, kadın yüzünden ve Kaabil'in elinden çıktı.
-
نوح چون بر تابه بریان ساختی ** واهله بر تابه سنگ انداختی
- Nuh, tavada ne kadar kebap kızartmak istese Vahile, durmadan tavaya taş atardı.
-
مکر زن بر کار او چیره شدی ** آب صاف وعظ او تیره شدی
- Kadın hilesi onun işine üstün olur, onun saf öğüt suyunu bulandırır giderdi.
-
قوم را پیغام کردی از نهان ** که نگه دارید دین زین گمرهان
- Kavmine gizlice, amanın bu sapıklardan dininizi koruyun derdi.
-
رفتن قاضی به خانهی زن جوحی و حلقه زدن جوحی به خشم بر در و گریختن قاضی در صندوقی الی آخره
- Kadının, Cuha' nın karısının evine gitmesi, Cuha' nın kızgın bir halde kapının halkasını dövmesi, kadının sandığa gizlenmesi.
-
مکر زن پایان ندارد رفت شب ** قاضی زیرک سوی زن بهر دب 4475
- Kadının hilesine son yoktur. Gece oldu. Akıllı kadı, kadına kavuşmak için yavaş yavaş kalktı, yola düştü.
-
زن دو شمع و نقل مجلس راست کرد ** گفت ما مستیم بی این آبخورد
- Kadın iki mum yaktı. Yemek ve çerez hazırlamıştı. Kadı gelince biz aslen dedi, içmeden sarhoşuz.
-
اندر آن دم جوحی آمد در بزد ** جست قاضی مهربی تا در خزد
- Tam bu sırada Cuha gelip kapıyı döğmeye başladı. Kadı, yerinden sıçradı, bir kaçacak yer aramaya koyuldu.
-
غیر صندوقی ندید او خلوتی ** رفت در صندوق از خوف آن فتی
- Ortada bir sandıktan başka kaçacak yer yoktu. Hemen korkusundan sandığın içine girdi.
-
اندر آمد جوحی و گفت ای حریف ** اتی وبالم در ربیع و در خریف
- Derken Cuha eve girdi. Başladı söylenmeye: A kadın, a yazın da bana vebal olan, kışın da.
-
من چه دارم که فداات نیست آن ** که ز من فریاد داری هر زمان 4480
- Neyim var da sana feda etmiyorum? Neden benim elimden her an öyle feryadedip durmadasın?