-
در نبی ان استطعتم فانفذوا ** این سخن با جن و انس آمد ز هو
- Kur'an da "Gücünüz yeterse çıkın bakalım" denmiştir. Bu söz, Tanrı' dan insanlara da hitaptır, cinlere de.
-
گفت منفذ نیست از گردونتان ** جز به سلطان و به وحی آسمان
- Tanrı, "Tanrı kudreti ve gökten gelen vahiy olmadıkça size bu göklerden yücelere çıkacak bir delik yoktur" demiştir.
-
گر ز صندوقی به صندوقی رود ** او سمایی نیست صندوقی بود 4515
- Sandıktan sandığa giden adam, gökyüzüne mensup değildir, sandığa mensuptur.
-
فرجه صندوق نو نو مسکرست ** در نیابد کو به صندوق اندرست
- Sandığın yarığı, yeniden yeniye insana sarhoşluk verir. Fakat sandıkta olan, bunu anlayamaz.
-
گر نشد غره بدین صندوقها ** همچو قاضی جوید اطلاق و رها
- Bu sandıklara kapılmazsa o vakit kadı gibi kurtulmayı aramaya başlar.
-
آنک داند این نشانش آن شناس ** کو نباشد بیفغان و بیهراس
- Bu nişaneyi bilen, sandıkta olduğunu anlar, korkusuz ve feryatsız durmaz.
-
همچو قاضی باشد او در ارتعاد ** کی برآید یک دمی از جانش شاد
- Kadı gibi boyuna titrer, canı, bir an olsun nerden neşelenecek? Hep onu özler.
-
آمدن نایب قاضی میان بازار و خریداری کردن صندوق را از جوحی الی آخره
- Kadı naibinin pazara gelerek Cuha' dan sandığı satın alması
-
نایب آمد گفت صندوقت به چند ** گفت نهصد بیشتر زر میدهند 4520
- Naip gelip bu sandık kaça? dedi. Cuha, dokuz yüz altından fazla veriyorlar.
-
من نمیآیم فروتر از هزار ** گر خریداری گشا کیسه بیار
- Fakat ben binden aşağı veremem. Alacaksan aç bak, paranı ortaya dök dedi.
-
گفت شرمی دار ای کوتهنمد ** قیمت صندوق خود پیدا بود
- Naip, ey hırkası kısa, utan, sandığın değeri meydanda dedi.