-
صد هزاران مرد پنهان در یکی ** صد کمان و تیر درج ناوکی
- Yüz binlerce er, bir kişide gizlidir. Yüzlerce yayla ok, bir oka sığmış, bir oka gizlenmiştir.
-
ما رمیت اذ رمیتی فتنهای ** صد هزاران خرمن اندر حفنهای
- "Attığın zaman sen atmadın, Tanrı attı" sözü, bir imtihandır. Yüz binlerce harman, bir avuç buğdaydadır.
-
آفتابی در یکی ذره نهان ** ناگهان آن ذره بگشاید دهان 4580
- Bir güneş, bir zerre içinde gizlidir. Derken ansızın o zerre ağzını açar.
-
ذره ذره گردد افلاک و زمین ** پیش آن خورشید چون جست از کمین
- O güneşin huzurunda gizlendiği yerden sıçradı mı göklerde zerre zerre olur, yeryüzü de.
-
این چنین جانی چه درخورد تنست ** هین بشو ای تن ازین جان هر دو دست
- Artık böyle bir can, nasıl olur da bedene lâyık olur? Kendine gel de ey beden, bu candan iki elini de yuğ!
-
ای تن گشته وثاق جان بسست ** چند تاند بحر درمشکی نشست
- Ey cana bucak olan beden, yeter artık! Deniz, bir matraya ne kadar sığabilir ki?
-
ای هزاران جبرئیل اندر بشر ** ای مسیحان نهان در جوف خر
- Ey insandaki binlerce Cebrail! Ey âdi bir kalıpta gizli Mesih'ler!
-
ای هزاران کعبه پنهان در کنیس ** ای غلطانداز عفریت و بلیس 4585
- Ey kilisede gizli binlerce Kabe! Ey ifriti, iblisi yanıltan, yanlışlara sevkeden!
-
سجدهگاه لامکانی در مکان ** مر بلیسان را ز تو ویران دکان
- Sen mekân ilinde mekânsızlık secdegâhısın. İblislerin dükkânı senin yüzünden yıkılmıştır.
-
که چرا من خدمت این طین کنم ** صورتی را نم لقب چون دین کنم
- Şeytan, neden ben bu toprağı tapı kılayım? Neden bir surete din adını takayım? dedi.