English    Türkçe    فارسی   

6
4664-4673

  • تا بکی عکس خیال لامعه  ** جهد کن تا گرددت این واقعه 
  • Bir sevinç hayaliyle ne vaktedek oyalanıp duracaksın? Çalış da bu sevinç, tahakkuk etsin.
  • تا که گفتارت ز حال تو بود  ** سیر تو با پر و بال تو بود  4665
  • Sözün, senin halin olursa kendi kanadlarınla uçar, gezersin.
  • صید گیرد تیر هم با پر غیر  ** لاجرم بی‌بهره است از لحم طیر 
  • Ok da başkasının kanadiyle av tutar. O yüzden de kuş etinden nahibi yoktur.
  • باز صید آرد به خود از کوهسار  ** لاجرم شاهش خوراند کبک و سار 
  • Doğan kuşu, dağlıklardan av getirir. Fakat getirdiği ceylanı, çil kuşunu padişaha yedirir.
  • منطقی کز وحی نبود از هواست  ** هم‌چو خاکی در هوا و در هباست 
  • Vahiyden olmayan söz, heva ve hevestendir. Topraktan yaratılanlar gibi havaya, zerre zerre dağılır, biter.
  • گر نماید خواجه را این دم غلط  ** ز اول والنجم بر خوان چند خط 
  • Eğer bu söz, sana yanlış görünürse "Vennecmi" suresinin evvelinden birkaç satır okuyuver.
  • تا که ما ینطق محمد عن هوی  ** ان هو الا بوحی احتوی  4670
  • Oku da Muhammed'in, heva ve hevesinden konuşmadığını, onun her sözünün, ancak vahiy olduğunu anla.
  • احمدا چون نیستت از وحی یاس  ** جسمیان را ده تحری و قیاس 
  • Ey Ahmed, mademki vahiyden meyus değilsin, bu araştırmayı, bu kıyası bedene mensup olanlara bırak.
  • کز ضرورت هست مرداری حلال  ** که تحری نیست در کعبه‌ی وصال 
  • Murdar, zaruret vakti helâl olur. Vuslat kâbesi ortadayken kıble aranmaz.
  • بی‌تحری و اجتهادات هدی  ** هر که بدعت پیشه گیرد از هوی 
  • Fakat araştırmadan, doğru bir ictihatta bulunmadan heva ve hevesine uyarak bid'ate kapılanı,