-
صید گیرد تیر هم با پر غیر ** لاجرم بیبهره است از لحم طیر
- Ok da başkasının kanadiyle av tutar. O yüzden de kuş etinden nahibi yoktur.
-
باز صید آرد به خود از کوهسار ** لاجرم شاهش خوراند کبک و سار
- Doğan kuşu, dağlıklardan av getirir. Fakat getirdiği ceylanı, çil kuşunu padişaha yedirir.
-
منطقی کز وحی نبود از هواست ** همچو خاکی در هوا و در هباست
- Vahiyden olmayan söz, heva ve hevestendir. Topraktan yaratılanlar gibi havaya, zerre zerre dağılır, biter.
-
گر نماید خواجه را این دم غلط ** ز اول والنجم بر خوان چند خط
- Eğer bu söz, sana yanlış görünürse "Vennecmi" suresinin evvelinden birkaç satır okuyuver.
-
تا که ما ینطق محمد عن هوی ** ان هو الا بوحی احتوی 4670
- Oku da Muhammed'in, heva ve hevesinden konuşmadığını, onun her sözünün, ancak vahiy olduğunu anla.
-
احمدا چون نیستت از وحی یاس ** جسمیان را ده تحری و قیاس
- Ey Ahmed, mademki vahiyden meyus değilsin, bu araştırmayı, bu kıyası bedene mensup olanlara bırak.
-
کز ضرورت هست مرداری حلال ** که تحری نیست در کعبهی وصال
- Murdar, zaruret vakti helâl olur. Vuslat kâbesi ortadayken kıble aranmaz.
-
بیتحری و اجتهادات هدی ** هر که بدعت پیشه گیرد از هوی
- Fakat araştırmadan, doğru bir ictihatta bulunmadan heva ve hevesine uyarak bid'ate kapılanı,
-
همچو عادش بر برد باد و کشد ** نه سلیمانست تا تختش کشد
- Yel, Ad gibi kapar, öldürür. O, Süleyman değildir ki onun tahtını götürsün!
-
عاد را با دست حمال خذول ** همچو بره در کف مردی اکول 4675
- Yel, Ad için alçaltıcı bir hamaldır, obur bir adamın elindeki kuzu gibi hani.