-
تا به غیب ایمان تو محکم شود ** آن زمان که ایمانت مایهی غم شود
- Bu suretle de iman, gam mayası olduğu zaman, gayba imanın kuvvetleşir.
-
آن زمان خود جملگان مؤمن شوند ** آن زمان خود سرکشان بر سر دوند
- O zaman zaten herkes inanır, mümin olur. Bütün baş çekenler, baş eğerler.
-
آن زمان زاری کنند و افتقار ** همچو دزد و راهزن در زیر دار 4700
- O zaman herkes ağlar, sızlar, yoksulluğunu söyler. Hırsızla yol kesicinin darağacının altında imana gelip sızıldanması gibi hani.
-
لیک گر در غیب گردی مستوی ** مالک دارین و شحنهی خود توی
- Fakat daha önce gayb âlemine iman edersen, o âleme sahibolursan iki cihanı da elde eder, kendi başına buyruk olursun.
-
شحنگی و پادشاهی مقیم ** نه دو روزه و مستعارست و سقیم
- İki günlük iğreti ve bozuk düzen bir surette değil, ebedî olarak şahlık ve padişahlık elde edersin.
-
رستی از بیگار و کار خود کنی ** هم تو شاه و هم تو طبل خود زنی
- Savaştan, gürültüden kurtulur, kendi işine sahibolursun. Padişah kesilir, kendi davulunu döversin.
-
چون گلو تنگ آورد بر ما جهان ** خاک خوردی کاشکی حلق و دهان
- Bize bu âlem, boğaz gibi dar gelmede. Keşke boğaz ve ağız, toprak yeseydi!
-
این دهان خود خاکخواری آمدست ** لیک خاکی را که آن رنگین شدست 4705
- Zaten bu ağız toprak yer. Fakat renklerle bezenmiş, çeşitli suretlere girmiş toprağı yer.
-
این کباب و این شراب و این شکر ** خاک رنگینست و نقشین ای پسر
- Oğul, bu kebap, bu şarap, bu şeker, bezenmiş, boyanmış topraktır.
-
چونک خوردی و شد آن لحم و پوست ** رنگ لحمش داد و این هم خاک کوست
- Onları yedin de onlar et ve deri oldu mu et rengine girerler, fakat onların aslı; topraktır.